Ilıcaksu Çukurca arasındaki tepede, Alpagut Köyünde yaşayan Bulamırlılar, 60’lı yıllarda Menderes Hükümetinin köyün adını Muratlı diye değiştirmesine ses çıkarmasa da hala sorunca, “ Bulamırlıyız” derler. Köyün ve köylülerin pek meşhur yönleri vardır ama en ünlü yanları çalışkanlıklarıdır.
Ortalık yerde savunmasız Alpagut köyünde eşkıyadan başını kaldıramayan Bulamırlılar, bir gece tası tarağı toplayıp şimdiki köyün olduğu yere kaçarlar. İki elin amin dercesine birleştiği avuç içi gibi dağların arasında, ormanın içinde kayalıkların arasında mağara gibi taştan evler yaparak yaşamlarını sürdürürken, bizi burada bulurlar bulamazlar derken köyün adı Bulamır olarak ortaya çıkar. Köylüler eşkıyadan kurtulur ancak büyük bir yangın tüm köyü ve ormanı ellerinden alıverir. Arazi engebeli, orman yanmış kül olmuş. Ekecek tarla yok, kesecek odun yok ama hayat devam ediyor ve etmek zorunda… Öyle çalışmışlar öyle çalışmışlar ki, köyü yeniden kurmuşlar. Çok uzaklarda ormanı işgal edip kazma kürek ile tırnakları ile yeni tarlalar açmışlar. Komşu köylerin arazilerinde kaçak hayvan otlatıp hayvancılıkta büyük bir güç olmuşlar. Baharın gelmesiyle Bursa ovasına bağ bellemeye, sonra dönüp memleketteki komşu köylerin tarlaların da orak biçerek Hayvancılıkta, çiftçilikte ve inşaat sektöründe nam salmışlar.
Bugün çoğu köylerimizde dışardan gelenler tarla alır, bağ bahçe alır ama Bulamırlılardan asla bir karış toprak alamazsınız.
Domaniç’in çoğu köyü ki bunlar en verimli toprakların olduğu köylerdir. Nüfusunun çoğunu göçten kaybederken Muratlı neredeyse hiç göç vermemiş. Gurbete gidenler bile kısa sürede köylerine geri dönmüşlerdir.
Namı değer merhum Koca Mustafa, birkaç yıllık Almanya macerasının ardından köyüne dönerek Domaniç’e ilk un fabrikasını açarken, ilk biçerdöveri de Bulamırlılar almış. Bir zamanlar bilek gücü ile Bursa Ovalarında orak biçen Bulamırlılar bugün köydeki bilmem kaç biçer döver ile Ülkenin her yerine tarla biçmeye gidiyor. İlçenin ve çevrenin kurban ihtiyacının büyük bir kısmını Bulamır karşılıyor.
Bulamır’da siyaset ve cemaat hiçbir zaman barınamadı barınamaz. Bir zamanlar her köye bir kurs açanların tek yüz bulamadığı büyük köylerden biridir Bulamır. En küçük köylerimiz bile siyaset gücüyle köylerine düğün salonu, sıcak asfalt attırırken Bulamır, çamur için de yürür de köyüm niye çamur diye sorgulamaz. Bu yollar niye olmuyor diyen birkaç kişi çıksa da köyün çoğunluğu sadece sorgusuz sualsiz işini yapar geçer.
Niye mi anlattık ?
Çıkın çarşıya pazara ! Nerede bir grup toplandıysa ya Suriye’de biz kazandık yok kaybettik tartışması vardır ya da oteli CHP’liler yaktı, AKP’liler yaktı tartışması vardır. Gidin Bulamır kahvesine kim hangi tarlaya ne ekeceğini, nerede tavşan avı olacağını, kimin hangi inşaatın işini aldığını konuşurlar.
Köyüm diye söylemiyorum. Bizim Bulamırlılar’da ne siyasetçilik vardır ne cemaatçilik. Bunları konuşanları da pek sevmez, dışlarlar. Bulamırlı işini yapar geçer gerisine karışmaz... Herkes herkesle siyaset veya cemaat yüzünden dargın kırgın üzgünken Bulamır’da herkes mutludur ! Bunun ispatını da cenazede, düğünde, şölende bariz bir şekilde görürsünüz !