“Bizi ilgilendiren bir mevzu değil.”

“Bizimle bir alakası yok.”

“Bize bir etkisi olmaz.”

vs.

Konu o kadar çetrefilli ki bir tek kompozisyona sığdırmak için kas gücü kullanmak gerekiyor. Mevzu karmaşık ve aslında bir o kadar da basit, ilkel ve sığ.

Rusya’da 20 yıla yakın süredir iktidarı elinde tutan bir güç müptelası var. Bu adam baktı ki yönetim süresi fazlasıyla uzadı, etkenliğini canlı tutabilmek ve bu vesileyle idaresini uzatabilmek için gitti komşu ülkeye ortada fol yok, yumurta yokken bir anda savaş açtı!

Bunu takiben Rus Silahlı Güçleri Ukrayna’ya girdiler. Milyonlarca Ukraynalı evinden, yurdundan oldu. On binlerce sivil, masum insan öldürüldü. Kolay cümleler mi bunlar? Düşen Rus bombaları sebebiyle 8 aylık çocuğunu düşüren Ukraynalı annenin ızdırabını hafifletebilecek bir tane icraat var mıdır bu Dünya’da? Savaş artık insanları ana rahminde öldürüyor. Tüm bunların sebepsiz olması ise ortaya öfke çıkarıyor.

Ukrayna savaşa hazır değildi. Çünkü savaşı çağrıştıran bir siyaseti yok idi. Barışçıl bir ülke olduğu ve kimseyle sorunu olmadığı için askeri harcamalarını minimumda tutuyordu. Ortada makul bir savaş sebebi olmadığı için Rusya’nın delirmişçesine bir hırsla komşularına saldıracağına kimseler pek ihtimal vermiyordu.

Bizden yana bir sıkıntı olmadığını düşünenlere şunu sormak isterim: Kırım ne demektir? Kırmak fiili ile mi alakalıdır? Ya da “Bu çayır bu çimen benim kırımdır.” cümlesinde ki anlamı ile kır mı demektir? Öyle ya da böyle; ismin öz Türkçe olduğu bellidir. Bugün Türkiye’de Ukrayna konusunda bir tane bile elle tutulur ve Türk üretimi bir planlama bile yapılmamakta. Durum hakkında herhangi bir milli politikamız bile yok. “Bekle ve gör”… Kimine göre bir stratejidir bu. Halbuki “Yap ve gör” ile kıyas bile kaldırmaz.

Gerçek şu ki; bugün Kırım’da azımsanmayacak sayıda cami vardır. Orada azımsanmayacak sayıda Türk asıllı soydaşımız vardır. Osmanlı Devleti ne zaman Avrupa’da bir sefere çıkacak olsa Kırım Hanlığı on binlerce süvariyi Osmanlı Kuvvetleri’ne destek olarak yollardı. Kırım Hanı, Osmanlı Devleti içerisinde vezire denk bir saygınlığa sahipti.

Şimdi efendim konu bu biçimde; Putin diyor ki: “Ukrayna dediğimiz topraklar aslında Rus toprağıdır. Bizim deli çarlardan biri insaniyet olsun diye Ukrayna’ya özerklik verip bu toprakları hediye etti. Daha sonra Sovyetler Birliği içerisinde tek parça olduğumuz için bu sorun olmadı. Ancak SSCB dağılıp da her ülke kendi bağımsızlığını ilan edince Rus toprağı olan Ukrayna farklı bir ülke olmuş oldu. Burada mağdur biziz. Ukrayna ve Kırım 100 yıl boyunca Rusya’nın mülkü idi.”

Bu argüman ile ABD’de bile kendisine sempatizanlar kazanır oldu bu çatlak Putin.

Yahu bir kere; 100 yıl boyunca bu toprakların mülkünün sana ait olmasından ötürü buraların doğal sahibi olduğunu düşünüyorsan, bu söz konusu diyara 500 yıl boyunca hükmeden Türk’e ne diyeceksin?

Savaş savaşı tetikler. Sanki şöyle bir ortam oluştu: Putin İsrail’e dedi ki; “Yürüttüğümüz savaş küresel anlamda çok tepki çekiyor. Sizde bir çatışma ortamı içerisinde olursanız en azından fikri açıdan daha az baskı altında oluruz.” Bunun üzerinde Netenyahu’da dedi ki; “Yahu biz zaten saldırabilmek için sebep arıyoruz. Hazır Dünya’nın ilgisi Ukrayna’dayken biz de katliama girişelim bari.”

Yani Ukrayna’da uçaktan düşen her bir bomba İsrail’de yerleşim alanlarına atılan 3 tane füze olmaktadır. İsrail’de sıkılan her 5 mermi Ukrayna’da 1 mayın olmaktadır. Savaş savaşın dostudur. Birindeki mağduriyeti mazur görüş diğerine de aynı biçimde bakmaya sebep olur. İtiraf edelim; bugün İslam coğrafyası Ukrayna ile fazla ilgilenmemektedir. Bu sebeple İsrail’deki durum ile ilgili sergilenen tutum tarafsız ve eşitlikçi bir yaklaşım olarak görülemiyor. Bununla beraber Batı coğrafyası ise Ukrayna ile o kadar meşgul ki İsrail’deki katliam hakkında yapıcı bir tavır ortaya koyamıyor.

Ülkelerin mağdur edilmesine “Dur!” diyecek bir ülkeler cemiyeti bulunmamaktadır. İşte hepimiz görüyoruz; cayır cayır yaktı, kül etti Ukrayna’yı Rusya… kimseler kalkıp “Hop! Kendine gel! Caniliğe eyvallahımız olmaz!” diyemedi.

AB doğalgazını Rusya’dan tedarik ettiği için anca “Daha az gaz kullanırız” diyebildi. Güldürücü derece kepazece bir yaklaşım.

ABD ise biraz daha ileri gitti ve Ukrayna’ya silah gönderdi. Belli ki Rusya ABD’yi Ukrayna’da çatışma içerisine çekip Amerika’nın yeni bir cephede daha savaşmasını hedefliyordu. Bu sayede Suriye ve Afganistan’da ABD’nin gücünün -fazla bölünmeden ötürü- zafiyet göstermesi bekleniyordu. Yani Rusya’nın Ukrayna hamlesinin farklı coğrafyalardaki hareketlerini kolaylayıcı bir hedef yanıltmaca olduğu düşünülebilir.

Dev Amerikan nakliye uçağı tanksavarları, havan toplarını, ağır makinelileri Ukrayna’da boşaltırken ki görüntüleri ekranlara yansıdı. Tüm Dünya Ukrayna’ya yollanan silahları görüp izlerken Rusya’da aynı şekilde bunu görüyordu. Ve bu Putin açısından bir tedirginlik unsuruydu. Ve ancak o nakliye uçağından füzeler, bombalar, zırhlı araçlar ineceği yere 1.000 tane Amerikan Piyadesi inseydi, işte o zaman Putin derdi ki “İşte şimdi yan bastık”.

Ukrayna’da olanlardan Amerika’yı sorumlu tutmak işin kolay kısmı. Amerika’da eğitim almış bir kişi olarak şunu sorduğum için beni affedin; Amerika her ezilen ülkeye yardım etmek zorunda mıdır? Zalim güçlüler zayıf suçsuzları ezdiğinde illa ABD müdahale mi etmelidir? Amerika Dünya’nın jandarması mıdır? Binlerce gencecik Amerikan delikanlısı Rusya dehşet saçıyor diye Ukrayna’ya gidip savaşmak zorunda mıdır? Amerika Süpermen midir? Her dara düşenin yanında zırt diye Birleşik Devletler mi yer alacaktır?

Amerikanlar’ın bu sorulara ne yanıt vermeye çalıştığı zaten belli. Yardım etmek tamam, güzel. Ve ancak yardımın bir zorunluluk olarak görülmesi biraz cızırtılı bir algılayış biçimi. ABD 2. Dünya Savaşı sonrası Marshall yardımları kapsamında ülkesinin toplam bütçesinin %10’unu farklı ülkelere aktarmıştır. Bugün ABD’nin yıllık bütçesinde %1’e yakın bir dış yardım kalemi bulunmaktadır. 1940’larda Amerika’nın bütçesinin %10’u 200 tane termik santral inşa ederken bugün Amerika’nın bütçesinin %1’i yine yaklaşık 150 termik santral inşa edebilmektedir. Bunun sebebi aradan geçen zamanda ABD’nin gayri safi milli üretiminin fersah fersah artmasıdır.

Bunlarla birlikte gözden kaçmaması gereken bir durum var: Ukrayna’ya silah yardımı yapılıyor. Yapılmasaydı bugün vaziyet ne olurdu tahmin etmek zor. Ancak ehemmiyetli olan bir gerçek karşımızda cascavlak durmaktadır; eğer Ukrayna’nın silah yardımına ihtiyacı olduğunu biliyorsak, Rusya’ya komşu olan her ülkenin yayılmacı Rus istilası tehdidi altında olduğunu bilmemiz gerekiyor. Yani Ukrayna’ya silah yardımı yapılıyor. Tamam. Peki ya Finlandiya? Ya Kazakistan? Ya Moğolistan? Ya Letonya? Ya Estonya? Bu ülkelere silah yardımı yapmak için illa işgal edilmelerini mi beklemek gerek?

Rusya’nın agresif ve yayılmacı hareket yapısı komşularına silahlanmak için meşru sebep sunmaktadır. Rusya’ya komşu olan ülkelerin güçlü bir silahlı yapıya kavuşması Rusya’nın bir daha ki istilalarını frenleyici bir etki sağlayacaktır.

Ukrayna’da savaş olağanlaştırıldı. Pek çok Rus Ukrayna meselesini Rusya’nın bir iç terör mevzusu olarak değerlendiriyor. Çünkü Rusya’da medyanın onlara sunduğu bu. Ukraynalılar memleketlerini savunmaya devam ediyorlar. Rusya ise “Daha fazlasını istemiyoruz.” havası takınıyor. Hızla yerel yönetimleri atayıp kendi düzenini Ukrayna’ya dayatıyor. Rusya yayılmacıdır. Hep. Daima. Ve bunu sulh yoluyla yapamamaktadır. Pratik bir devlet rejimi tasarımı yoktur. Yani ideolojik ve kültürel yayılmacılığı becerememektedir. Bununla beraber Rusya içinde onlarca özerk bölge Türk nüfusa sahiptir. Rusya Türkiye’nin muhtemel ihtilaflısıdır. Tıpkı İran gibi. Türkiye işin tuhafı; Rusya ve İran’la üçlü masa kurdu. Ancak öngörüleni engellemek her zaman başarı değildir. Turan ülküsü için Rusya ve İran’la çatışma kaçınılmaz.

İnternetteki Rus menşeili arama motorlarında Rusya Haritası’nı sorguladığımızda karşımıza şu sonuç çıkıyor: Ukrayna’nın yarısı ve Kırım Rusya sınırları içerisinde gösteriliyor. Bazı haritalar halen doğru olan görünüme sahipken arada bazı haritalar Ukrayna’yı ufalmış olarak teşhir ediyor.

En gerçekçi, en şartlara uygun tutum Türkiye açısından nedir peki?

Bizim için Ukrayna demek evvela Kırım demektir. Öncelikle belirtmek gerekir ki Kırım’da statü illa değişecekse bu bağımsız bir Kırım olmalıdır.

ABD Başkanı Joe Biden Kiev’e giderek Ukrayna’nın yanında olduğunu ve duruma kayıtsız olmadığını kanıtladı. Ankara’da ağırlanmış olan Ukrayna Başkumandanı Başkan Zelenski’ye Türkiye’nin bir iade-i ziyaret yapamamış olması üzücü. Çünkü bu bir güç meselesi. Bir kuvvet, bir cüsse mevzusu bu. AKP Genel Başkanı’nın Ukrayna’yı ziyaret ettiği 2.2.22 gününden 22 gün sonra Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini hatırlarsak kendini galip olarak ilan eden Rusya’nın Ukrayna’nın kontrolünü tamamıyla ele geçiremediğini, askeri operasyonunu neticelendiremediğini, savaşın uzamasının saldırıdaki orduyu güçsüzleştirdiğini unutmamız zorlaşır. İşgal başladığından beri Türk Cumhurbaşkanı Ukrayna’ya gidemiyor. Bu bir nevi seyahat özgürlüğü kısıtlamasıdır. Rusya Ukrayna’yı tüm Dünya’ya “Yasak Bölge” haline getirdi.

Hayatları zehir olan yüzbinlerce Ukraynalı genç var. Bu insanlara Türkiye’de burslu yüksek öğrenim hakkı vermek, onları öğrenci yurtlarımızda misafir etmek, eğitimlerini Türkiye’de gerçekleştirmelerine yardımcı olmak vazifemizdir. Doğru olandır.

Putin’i mutlak askeri zaferi sağladığı bir anda koşulsuz geri çekilmeye ikna edip merhametli ve vakur bir Dünya lideri olarak anılmasını sağlayabileceğimizi izahata kalkabiliriz. Ve ancak bu mümkünsüz görünüyor. Çünkü Putin işgal ettiği kasabalara ve şehirlere yerel yönetici atamakta hiç gecikmiyor.

Ordusu yorgun düşmüş, ekonomisi tekleyen Rusya’dan ne koparılabilir? Bunu da düşünmek gerekir maalesef. Belki bu takatsizlik içerisinde Uzay Çalışmaları kapsamında kullanmakta olduğu teknoloji ve teçhizatı bizimle paylaşabilir? Belki normalde satmayacağı bir teknolojiyi işbu şartlar altında alabiliriz?

Savaşanlar var iken barış içinde olan ülkeler açısından en alışılmış davranış hiçbir taraf tutmamaktır. Barış savaşı gizler. Tarafsızlık da bir taraftır. Barış kutsaldır. Kutsalın muhafızı ise Türk’tür. Sorumluluğumuz büyüktür. Putin’in ardındaki Rusya ise yapıştığı vücuttan daha iri olan bir sülüktür.

EK NOT: Ukrayna’da cereyan eden savaş ile ilgili daha fazlası için lütfen www.bahadirgezer.blog/ukrayna.html adresini ziyaret ediniz.