Millet olarak çayı çok seviyoruz, çok çay içiyoruz.

Bedelini de maddi manevi ödüyoruz.

Doğrudur değildir bilemeyiz, Türklerde B12 ve Demir vitamini eksikliğinin nedeni çaydır derler.

Çay candır, çay dosttur, çay sohbettir bizde. Yazın hararetimizi alsın diye, kışın üşümeyelim diye içeriz.

Evde kimse yokken bir çay demleriz, eve biri gelince de bir çay demleriz, bir eve misafirliğe gitsek bize hemen bir çay demlerler. Çay içer misiniz diye sorulmaz bile.

Bir esnafın yanına alışverişe de gitseniz, keyfi de gitseniz size hemen bir çay gelir, esnafsanız da gelene çay ısmarlamak adettendir.

Çay evde, misafirlikte, esnafta bedavadır da kahvede parayladır ancak ne hikmetse en keyifli çayda burada içilir. Parayla olduğundan mıdır nedir !

Bundan üç dört yıl öncesine kadar, “ Çaylar benden gaveci, bizim masaya çay ver ! , tüm gaveye çay ver” derdik, diyenler olurdu.

Bu günler çok geride kaldı. Çünkü çay artık çok pahalı !

Köyde kahveye gidiyordum, kapının girişinde kocaman bir on lira yatıyor. İçeri girip sordum, paranın sahibi çıkmadı.  bende , “ herkese benden çay ver o zaman” dedim.

Kahvede 15-20 kişi vardı. Gaveci çayları dağıtıp beş lirayı geri getirdi. Bulduğum parayı cebe atacak değilim ya bir tur çay daha söyledim koca kahveye. Nasıl olsa para beleş.

Milattan önce değil daha birkaç yıl önce durum buydu. 10 liraya koca köy kahvesine iki tur çay söylenebiliyordu.

Şimdi Domaniç’te çay 7 lira, bazı yerlerde ise 10 lira. Köylerde 5 lira.

Ekonomik zorluklar nedeniyle çay söylemekte zorlansakta, kahveye gidip dostlara çay söylemekten vazgeçtik mi ? Elbette hayır.

Biz biliyoruz ki bir kahveci çırağının maaşını ödemek için kahvenin ortalama 5 bin çayı bir çalışana ödemesi gerekiyor. Nerede bunun tedarikçisi, kirası, suyu elektriği ısınması…

Peki evde bedavaya çay içmek varken biz niye kahveye gidip bu kadar para ödeyerek çay içeriz ?

Çünkü biz Akdeniz ikliminin insanlarıyız. Takımlarımız, partilerimiz, ırklarımız ayrı bile olsa bir çayda birleşir sohbet ederiz. Ne bir Alman gibi biramızı tek başımıza, ne Amerikalı gibi viskimizi kendi başımıza içmeyiz. 

GÖNÜL NE ÇAY İSTER NE ÇAYHANE, GÖNÜL BİR DOST İSTER ÇAY BAHANE .

Üç kuruşun hesabını yapmayız.  Dostun kahvesinde dostlara, “Çaylar benden” der geçeriz. Zaten eldeki maaşla da ancak bu kadar keyif yapılır !