Ya genç yaşta ölürsün, cenazen yakışıklı olur, ya da yaşlandıkça yaşlanırsın, yaptıklarını anlatır durursun. Bizimkisi de o hesap dostlar.
Ölmedik ve meslekte 35. yıla eriştik.
Güneşli bir kış günü, 10 Ocak 1990'da, çarşamba sabahı Avrupa Hürriyet Bürosundan Suat Türker'in arayıp "Muhabirlik dilekçeniz kabul edildi," dediğinde 24 yaşımdaydım. Çarşamba aynı zamanda benim doğum günüm. 25 Mayıs 1966 günü de çarşambaya denk geliyor. Domaniç Gazetesini ilk aldığımda da gazete haftada bir, çarşamba günleri çıkıyordu. Son birkaç yıldır Basın İlan Kurumu haftalık gazeteleri ikiye çıkardı. Son yıllarda birinci gazete çarşamba, ikinci gazete cuma günleri çıkıyor.
Aachen Türkgücü ile başlayan spor muhabirliği serüvenimize kısa sürede komşu ilçeler ve Almanya'nın komşuları Hollanda ve Belçika da eklendi.
Ünlü Türk antrenör Mustafa Denizli'nin Alemania Aachen'ın başına geçmesiyle amatör takım muhabirliğinden Milli Takım, GS, FB, BJK gibi takımların Avrupa turnelerindeki maçlarını da haberleştirmeye başladık. Fatih Terim'ler, Hakan'lar, Hayrettin'ler derken, Hollanda Kürt Çetesi ile Almanya Türk çeteleri arasındaki uyuşturucu pazarı kavgalarındaki cinayetlerin habercisi oluverdik.
Merhum başbakanlardan Süleyman Demirel'in atadığı Türkiye'nin tek fahri konsolosu Hans Josef Thuet ile siyasi haberlere daldık.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, Musa Serdar Çelebi'nin genel başkanı olduğu Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) kongresine gelmişlerdi.
Aachen Halk Evi, Aachen İslam Merkezi gibi sağdan ve soldan derneklere sonraki yıllarda dini cemaatler de eklendi.
Haberlerimiz ise günden güne can sıkmaya başladı. Yakılan evlerde ölen Türkler, sokakta feci şekilde dövülen Türkler, işten atılan Türkler derken; camilerde Türklerden para toplayan Yeşil Sermayeciler, Türklere zulmeden THK Avrupa Sorumlu Müdürü, emlak kredisinde gurbetçiye yamuk yapan Emlak Bank müdürü, camilere Dazlak saldırıları, okullarda Müslümanlara cuma zulmü gibi haberler psikolojimi bozunca biz de tası tarağı toplayıp 1 Temmuz 2006'da memlekete geldik. 30 yıllık gurbet, 16 yıllık muhabirlik bitti…
Yeni hayatımıza bir yerel gazete patronu olarak başladık. Gazete ilçede pek bilinmiyordu. Her pazartesi tüm kurumları dolaşıp, “Bu hafta Domaniç için ne yaptınız?” diye başladık sorgulamaya…
Çalışmayan kurumlarla kavgalar, çalışanlara övgüler derken dost da düşman da arttı. Kimi "AKP'li" diye, kimi "CHP'li" diye saldırdı. Fethullahçı diyen de oldu, "Gominist" diyen de. Ama halk öyle bir tuttu ki gazeteyi, ilde abonelikte birinci olduk. Arka sayfa hikayelerimizle yaşlıları, kışı, ilkbaharı ve sonbaharı ile Domaniç dağlarını yazdık. Derken, 15 Ocak 2015'te aşırı strese bağlı reflü ses tellerimi yakmış!
Sonrası malum, işi evlada bıraktık, o da çıtayı daha da yükseltti.
Meslekte 35 yılın son 10 yılında vites düşürsek de hâlâ işimizin başındayız. Domaniç için bir şeyler yapmaya devam ediyoruz, çok şükür!