Ülke olarak ne kadar seviyoruz değil mi ?
Kavgalar çıksın seyredelim, kazalar olsun izleyelim, cinayetler olsun, tecavüzler olsun, dedikodu olsun, hele hele siyasiler saçmalasın bizde üzerine dedikodu yapalım, maç bitsin arkasından küfredelim, irdeleyelim. Camilerde cehennemin vahşetini, düğünlerde dünürlerin krizini, mahallede, komşuların dedikodularını, sinemada sevgilisine kavuşamayanların intiharını, dizilerde üvey anasıyla yatanı, eniştesine sulanan baldızı, terör olayların da terör örgütünün adını ballandıra ballandıra anlatan şovmenlerin yorumlarını ne kadar seviyoruz…
Tanrı, yaratıcı demek. Yaratıcıya teslim olmak iman etmek gerek. İman etmek, kayıtsız şartsız teslim olmak…
Her kesin bir tanrısının olduğu dünyamızda günden güne ortak tanrıda buluşuyoruz.
Ortak tanrımız kim ?
Uğruna oruç tutup namaz kıldığımız Allah’mı ?
Yoksa şarap içip ayin yaptığımız God ‘mu ?
Vadedilen topraklar için kan döktüğümüz Yehova’mı ?
Kaç din var, kaç Tanrı inancı var bilmiyoruz, ama kimi tanrısı için kendini yaralıyor, işkenceler yapıyor, kimi çoluk çocuğunu, kölesini, atını, eşeğini, koyununu keçisini, keserek tanrısına sunuyor…..
Bu tür inançlar sona eriyor. İnsanlık adını söyleyemese de ortak bir tanrıya iman da yarışıyor. Evet bize göre artık tek bir tanrıda birleşme yolunda hızla ilerliyoruz. Son yüz yılın son tanrısı “PARA”
İnsan, insanı şu şekillerde tanımladı; Ön insan denilen australopitesinler; "ilk insanlar" olarak tanımlanan Homo habilis ve Homo rudolfensis; "erken insanlar" olarak daha sonra Homo sapiens, birde nesli tükenen neantalerler falan filan varken, sonraki asırlarda milletlere bölündü; Araplar, Türkler, Almanlar, Çinliler derken yüzlerce ırk…
Sonra dinler çıktı, ırkları inkar edip ümmetçiliği teşvik ettiler. Hepimiz Yahovanın evlatlarıyız, hayır hepimizin babası İsa diyenler, Hz. Muhammed’din ümmetti olmayı denedik. Ama ne yapıp edip bu seferde tarikatlara cemaatlere bölündük. Daha sonra Avrupalılar, Asyalılar, diye bölgelere böldük kendimizi.
Oysa gerçek Tanrı, God diyenler üzülmesin ! Hadi adına Allah diyelim. Evreni yaratıp başına da dünyayı güzelleştirecek insanı yaratmıştı. Melekler, “ Bizi bırakıp ta yer yüzünde kan dökecek, fesat çıkaracak insanı mı yaratacaksın” itirazlarına rağmen yaratılan insan Şeytanı haklı çıkardı. İnsan dünyanın içine etti.
Doğrumu ?
Değil hanımlar beyler değil. Allah yanılmaz. Dünya güzel, ülkemiz güzel… Biz güzeli görmüyoruz. Kötüyü seviyoruz. Biz çiçeklere bakmıyoruz. Kan ve kine bakıyoruz.
Ortak tanrımız zannettiğimiz paraya ve güce tapınmak için birbirimizi yiyoruz.
Açın Amerikan televizyonlarını, Alman televizyonlarını ! Kimi doğaya ev yapıyor, kimi koylarda yatlarla keşifler yapıyor…
Bizim basınımız ise kan, vahşet, dram, terör , dedikodu gösteriyor. Çünkü biz bunlardan hoşlanıyor, bunlara reyting yaptırıyoruz. OYSA GERÇEK DÜNYA ÇOK DAHA GÜZEL AMA GÖRMEK İSTEMİYORUZ !