“Bu vatan kimin ?” diye soranlara, Orhan Şaik GÖKYAY’ın bu şiirini okuyun !

Bu vatan, toprağın kara bağrında, Sıradağlar gibi duranlarındır;

Bir tarih boyunca, onun uğrunda, Kendini tarihe verenlerindir...

Tutuşup: kül olan ocaklarından, Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,

Hudutlarda gaza bayraklarından, Alnına ışıklar vuranlarındır...

Ardına bakmadan yollara düşen, Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,

Huduttan hududa yol bulup koşan, Cepheden cepheyi soranlarındır...

İleri atılıp sellercesine, Göğsünden vurulup tam ercesine,

Bir gül bahçesine girercesine, Şu kara toprağa girenlerindir...

Tarihin dilinden düşmez bu destan: Nehirler gazidir, dağlar kahraman,

Her taşı bir yakut olan bu vatan, Can verme sırrına erenlerindir...

“Bu memleket kimin?” diye soranlara ise Nazım Hikmet’in bu şiirini okuyun !

Dörtnala gelip uzak Asya'dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim!

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim!

Kapansın el kapıları bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu

Bu davet bizim!

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine

Bu hasret bizim !

Bu da bizden;

Bizi bölüp parçalayıp köleleştiren ! Cennetimizi cehenneme çeviren,

Yuvamızın huzurunu bozan, soframızdan ekmeğimizi çalan,

Kardeşi kardeşe kırdırıp, “Çocuklarınız şehit oldu diyen !”

Seni fakirleştirip, kendileri zenginleşen, Sen açken, tok yatan !

Senin saflığından faydalanan, sürekli seni kandıran !

Onlar senin eserin kardeş ! Sensin onlara o yetkiyi veren !

Otur düşün kardeş ! Bu memleket bu vatan kimin ? Sen önce kendine sahip çık, sonra vatana ! Satma kendini kardeş ! Sen aç yatarken kendi tok yatanlara !