Acaba oldu mu omurgamız kauçuk? Durup dururuz… Başka bir şey ettiğimiz yok. Şu söylenmişlere bakın yav. Ni poh yidikleri belli değel!


Ocak 2016: “Üniter devlet yapısı içinde başkanlık olamaz diyenlere katılmıyorum. Benim önerdiğim başkanlık sistemi ilk defa benim ortaya attığım bir şey değil. Bunun tarihte örnekleri var. Örneğin Hitler Almanyası buna örnektir. Bunun yanında aynı sistemi kullanan başka ülkeler halen var.” !!!

Bunu söyleyen kişi hayatında yalnızca bir kitap okuyabilmiştir: “Kavgam”. Açık bir Hitler hayranlığı beyanatıdır bu. Kısa vadede siyasi olarak uluslararası tepki oluşturarak küresel gündem olma çabası denilebilir. Berbat. Leş. Pislik bir söylem.

Ayrıca yanlış. Üniter devlette başkanlık sistemi olmaz. Başkanlık sistemi federal yapıda olur. Çünkü federal yapıda bazı eyaletler hükümet yanlısı iken bazısı muhalif olur. Bir denge oluşur. Üniter devlette ise her vilayetin ve her türlü yönetim organizasyonun bağlı olduğu mercii başkanlık olur. Bu vesile ile başkan aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olduğu için devlet tarafsızlık ilkesini ihlâl etmiş olur.


Nisan 2010: “Artık başbakansın. İster asar, ister kesersin… Mıhahaaha!” !!!

Çocuğa dendi bu. 23 Nisan’da başbakanlık koltuğuna oturan çocuğa. Şaka güya. Espri ve gülmelik anlatı yapabilmek bir sanattır. Zeka işidir. Milleti anlamayanın yapabileceği bir şey değildir. Ben soruyorum: Devletin yönetim kurulu başkanı bizleri en son ne zaman güldürdü? Hangi anlatısına içtenlikle gülebildik? 23 sene yahu. 23 sene boyunca bir insan şaka yapamıyorsa akli melekelerini yakmış demektir. Mizah saygınlık bozmaz efendim! Hayır!

Hep anlatıyorum: Merhum Gazi Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri bir Cuma günü vatandaşla namaz kıldıktan sonra camiden çıkarken bir dilenci nasıl olduysa yanına sokuluyor ve “Allah rızası için sadaka!” diyor. Fatih Sultan kesesinden bir altın sikke çıkarıp dilenciye veriyor. Dilenci dudağını büküyor ve diyor ki; “Aşk olsun hünkarım. Bu kardeşinize layık gördüğünüz bu kadar mıdır?” Sultan Mehmet bu işe bozuluyor ve diyor ki “Nereden kardeşin oluyor muşum senin?”. Dilenci hemen “Hepimiz Hz. Adem ve Hz. Havva peygamberlerimizden olma değil miyiz?” cevabını veriyor. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet diyor ki; “Sen şimdi bunu al ve uza. Çünkü diğer kardeşlerin duyarsa payına bu kadar da kalmaz.”

Niye anlatıyorum bunu? Adam İstanbul’un Fatihi! Roma tahtının temsili! Avrupa’da kralları falan tayin ediyor. Yani ciddiyet konusunda bir sıkıntısı olduğunu sanmıyorum. Ve fakat güldürmeyi, şakalaşmayı biliyor.


Şubat 2013: “Bize Kürtlük’le falan gelmeyin! Bize Türklük’le de gelmeyin! Biz her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız.” !!!

Ne denir ki buna? Kürt’e saygısızlık edilince Türk’e saygısızlığa göz yumacağız öyle mi? Niye önce Kürtlük’e sonra Türk’e sövgü? Kurnaz mı oluyor bunu söyleyen yani?

Türklüğü ile gurur duyamayan bir Türk; Arab’ın Araplığı’nın önemini bilemez. Kendi milli kimliğinin ehemmiyetinin idrakinde olmayanlar diğer uluslara samimiyetle saygı duyamaz.


Temmuz 2025: “Tabii bunlar ümmet bilinci nedir bilmezler.” !!!

Yahu siz değil misiniz Türklüğü Ümmet için aşağılayanlar? İlahi anlatı der ki “Ümmet kavimler ve milletlerin birlikteliğidir.” Yani kavim ve milliyet kıymeti bilmeyenin saf bir Ümmet duruşu olamaz.

Ümmet var olmak için hiçbir siyasi partinin, devletin ya da şahsın imzasına ihtiyaç duymaz. Bazı şaşırmışlar “Ümmet’i ilan edeceğiz!” diyor! Höst! İlan edilmez o! Senin kurmanla olcek iş değel o!

Mevzu Ümmet’in varlığı değil. Konu zaten var olan Ümmet’in tepesine de bir zerzevat getirmek. Ne? Ümmet tabii ki var. Hindistan ile kapıştığında hangi İslam ülkesi Pakistan’ın arkasında durmuyor? Hz. Peygamberimiz’e açık bir saygısızlık yapıldığında tüm İslam ülkeleri ayaklanmıyor mu? Filistin ile ilgili tüm İslam ülkelerinde yüzbinler sokakları, meydanları doldurmuyor mu? Ümmet zaten var. Sizlerin kurdele ile açılışını yapmanızı bekleyen bir olgu değildir Ümmet.


2002-2025: “Sevgili vatandaşlarım! Bu park 11 senedir burada! Ancak buranın açılışını yapmak bugün bu gördüğünüz kardeşinize nasip oluyor! Nedeeen? Çünkü ilgilenmiyorlar, çünkü akıllarına gelmiyor, çünkü önemsemiyorlarrr! Şimdi ben burayı Allah’ın izniyle açıyorum: Ya Allah; bismillah!” !!! Allah ile kafiyesi tutsun diye besmeleyi kısa mı kesiyor o? Kendi konuşması güzel olsun diye yani? Ani bir durum olup da “bismillah” dese anlarım. Ve ancak bir acele de yok.


Sanırım niye sessiz kaldığımızı anladım. Da, unutulmasın; duymadık değil, yalnızca ses etmedik.