Türkiye’nin cumhuriyete erişinin 100.yılına varmış bulunuyoruz. Artık cumhuriyetimiz Hayat Ağacı gibi köklü ve hür bir hüviyet kazanmış oluyor.
Türk’ün cumhuriyet ile tanışması 1290-1354 yılları arasında başkenti Ankara olan Ahi Cumhuriyeti’nin varlığına dayandırılabilir.
Dış Dünya tarafınca Türkiye, Türk Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim biçimi değişmiş hali olarak kabul görür. Yerküre üzerinde ki birçok ulusa göre Türkiye, Osmanlı’nın cumhuriyet olmuş halidir. Osmanlı Hanedanı’nın Türk Milleti’ne miras olarak bıraktığı devasa birikmiş saltanat borcunu Türkiye Cumhuriyeti 1950’li yıllara kadar birçok dış devlete ödemiştir. Yani devlet resmi olarak Osmanlı’nın halefidir. Yani cumhuriyet, saltanatın biriktirdiği borcun içinde ayakları üzerinde duran, tarifi zor savaşlardan çıkmış ve ancak mağrur, egemenliğin vatandaşa geçmesi için çabalayan ve bunlarla beraber üreten, geliştiren, eğitim seviyesi yüksek bir ülke olmanın mücadelesinde bir kültür olarak karşımıza gelir.
Peki cumhuriyet edebi anlamda ne demektir? Kelimenin kökenini Latince, Rumca’ya dayandıranlar oldukça çok. Bu dillerde “republik” kelimesi “halkın egemenliği” anlamına geliyor. Ve ancak daha Avrupai bir biçimde “republic” kelimesine baktığımızda; “re” ön ek takısı İngilizce’de “rewind, reverse…” kelimelerinde olduğu gibi kelimeye “tekrarlanma” anlamı katan bir ek takıdır. “Public” ise “Halk” demektir. Bu durumda Batı’da kullanılan “republic” kelimesi “halkı tekrar eden” ve yani “halkın iradesine göre hareket eden” anlamına gelmektedir.
Peki ya demokrasi? Demokrasi sözcüğü olmadan cumhuriyet kelamı olur mu? Maalesef demokrasi kelimesinin kökenini de Latince ve Rumca’ya dayandıranlar oldukça çok. Aslında Orta Asya Türk Örf’ündeki İhtiyar Heyeti ve sonra ki Türk Devletleri’ndeki Divan yönetim disiplinleri demokrasinin temelini oluşturmaktadır iddiasında bulunmamız pekte yersiz olmayacaktır. Yine de demokrasi kelimesine Batı gözüyle baktığımızda “democracy” bileşik bir kelimedir. “demo” ve “cracy” kelime anlamı olarak “halk gücü” biçiminde olarak bizlere öğretiliyor. Ve fakat “democracy” kelimesine sözgelimi İngilizce ile yaklaştığımızda yine iki sözcük önümüze geliyor: “demo” ve “cracy”. “Demo” ön tanıtım, numune, örnek üretim anlamına gelen bir kelimedir. “Cracy” ise açıkça kuvvet demektir. Bu durumda “democracy”; ‘örnek olanların kuvveti’ anlamına gelir.
Cumhuriyet kayıtsız şartsız halkın dediğini uygular.
Demokrasi toplumun kalifiye ve yüksek eğitimli katmanının yönlendirmesiyle hareket eder.
Cumhuriyet’in olduğu devletlerde cumhuriyetçi ve demokrat partiler vardır. Bizde de böyleydi. Ve ancak büyük bir üzüntü içinde artık bu çift başlı kartal anlayışının değiştiğini ve demokratın teokratlaştığını görüyoruz.
Dünya’nın çeşitli ülkelerinde, üniversitelerde, siyaset bilimi fakültelerinde örnek olarak öğretilen bir cumhuriyet devrimimiz var. Buna Türk Devrimi deniliyor. Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde şahsiyet bulan bu reform hareketi ile Yüce Türk Milleti çağ atlamıştır.
100 yıl. Asır. Artık insanlığın özgür iradeli vatandaşçı devletleri arasında rütbeliyiz. 100.yıl özel parası basıldı mı? Basıldı da tedavüle mi çıkmadı? Basılmamış olması mümkün değil çünkü. Öyle bir durum varsa direkt Maymunlar Cehennemi denilebilir anca.
Acaba T.C. Resmi Gazete 29 Ekim 2023 Pazar Günü ne yazacak?
Peki ya uluslararası dostlarımızdan hiç hediye de mi gelmiyor? Hindistan 100.yıl anısına bize 50.000 ton kırmızı mermer gönderecekmiş. Miymiş acaba?
Vatikan 4.Haçlı seferi (1202) esnasında yağmalanan İstanbul’dan çalınan Kutsal Hazine’yi Patrikhane ve dolayısıyla Türkiye’ye iade mi edecekmiş? Mi ki acaba?
Pakistan Şahin-3 mü hediye edecekmiş bizlere?
Bizim şevkimiz kırıksa, o zaman Arz hiç umursamaz. Biz gerçekten sevinmeye değer bir günü yaşayacağımızın idrakindeyiz. Türk Tarihi’nde bir kere yaşanacak Yüzüncü Yıl Günümüz ve yani nadide bir bayramımız var. Cümle Alem’e kutlu olsun.