Ben Tavşanlı Güzelyurtlu (Seliköy) Şerif Ali Gezer oğlu Mehmet oğlu Bahadır. Annemin adı Semiha'dır. Müstesna Domaniç okuyucusu ile buluşmama vesile olan kısa hikâyem şu biçimdedir: İlk ve orta okul eğitimimi İstanbul'da aldıktan sonra lise seviyesinde ABD Washington'a giderek sanat meslek lisesinden edebiyat ve medya bölümü öğrencisi olarak mezun oldum. Ardından Amerika'da farklı üniversitelerde eğitim aldıktan sonra yurda dönüp burada lisans ve yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Bahsi geçen zaman kesitinde 2000 ile 2021 yılları arasında ulusal ve uluslararası çapta kitaplarım yayınlandı. İngilizce yazılmış olan ilk kitabım Notes about the Constitution -Anayasa hakkında Notlar- 2016 yılında okuyucu ile buluştu. Bunu takip eden yıllarda yazmış olduğum farklı İngilizce kitaplar küresel vitrinde yerlerini aldı. Türkçe yazılmış son kitabım Semitik ise 2021 yılında okuyucunun takdirine sunuldu. Zanaatı edebiyat olan bir yazar olarak sizlerle Domaniç Gazetesi'nde bir arada olmanın heyecanı içinde selamlarımı sunuyorum.

Atomik

Türümüzün devamlılığını risk altında tutan küresel çapta dertlerimiz var. Bunlar öyle konular ki bir anda soyumuzu tüketebilir. Maalesef bu gerçeklik mevcuttur. Örneğin nükleer silahlar bizleri görülmemiş kaosa ve hatta yok oluşa sürükleyebilir. Nükleer silahlar ile ilgili bazı yanlış yaygın kanılar var. Örneğin nükleer silahsızlanma çok zor bir olay gibi gösterilmektedir. Aslında konu bu kadar karmaşık değildir. Hatta durum basittir: Bugün Dünya'da toplam 31.148 adet nükleer silah var ise, bunların hepsini önce bir yazar ve listeleriz. Ardından gidip tek tek tüm nükleer silahları etkisizleştiririz. Bu öyle dağları delmek gibi zor bir iş değildir. Önemli olan, ihtiyaç duyulan siyasi iradedir.

Nükleer silah sahibi ülkeler bunu yapmak için anlaşmanın bir yolunu bulmalılar. Bu önemli, çünkü şu anda nükleer silah sahibi ülkeler iki elin parmakları kadar devletten ibaret. Ve ancak bunun yaygınlaşacağını öngörmek bir kehanet olmayacaktır. Yaygınlaştığında kullanılma riskinin artacağını tahmin etmek için ise çokta zeki olmaya gerek yok. Yani nükleer silah sahibi ülke sayısı az iken nükleer silahsızlanma daha olası bir haldedir. Bunun değerini bilmek ve bu yönde politika geliştirmek gerekmektedir.

Büyük şehirler nükleer tehdidi daha güçlü hissetmektedir. Gece uykumuzda iken radikal bir yobaz terör örgütün eline geçirdiği nükleer bombayı patlatması sonucu bir anda milyonlarca insan hayatını yitirebilir. Bu göz ardı edilemeyecek bir ihtimaldir. Bunun için nükleer silahsızlanmanın sanki çok zor bir olaymış gibi ifade edilmesinin önüne geçilmeli.

Bununla beraber nükleer silahlar ile ilgili yapılan tabii ki bazı çalışmalar ve projelendirmeler olduğunu bilmek ümit verici. Örneğin nükleer silah kalkanı projesi. Basit anlatım ile bu çalışmada Dünya'nın yörüngesine uydu yerleştirilir. Bu uydu tıpkı ısıya duyarlı termal görüntü elde eden izleme kabiliyetine sahip kamera gibidir. Ve ancak ısı yerine nükleer silah, plütonyum, uranyum odaklıdır. Yeryüzündeki tüm nükleer silahları birer kırmızı nokta olarak görebilmektedir. Eğer bu silahlardan birinde hareketlilik yaşanırsa uydu Dünya'da gökyüzünde uçmakta olan sır SİHA'ya sinyal gönderir. SİHA ise söz konusu hedefi kullanılmadan vurur.

Peki ya şunu duymuş muydunuz? Nükleer silah kutusu. Anlaşıldığı gibi bu bir kutudur. Biraz büyükçe bir kutu. Lahit gibi. Bu kutunun içine nükleer silahı koyuyoruz. Sonra kutuyu kapatıp kilitliyoruz. Ardından kutunun içindeki nükleer silahı patlatıyoruz. Ve kutu bu patlamayı sindiriyor. Yani kutunun dışına hiçbir şey yansımıyor. Kutu nükleer silahı resmen öğütüyor. Nükleer silahlanmanın çözümsüz bir problemmiş gibi dikte edilmesine karşı durulmalıdır. “Artık olan oldu, bu saatten sonra nükleer silahsız bir Dünya olamaz.” algısı kırılmalı. Nükleer silahlı ülkeler önce aşamalı olarak bu kitle imha silahlarının sayısını azaltabilmeli. Sonra ise bunlardan tamamen kurtulabilmeli. Nükleer silah küresel güvenlik tehdidi unsurudur. Yasaklanması makuldür.

www.bahadirgezer.com