Dünya Oduncular Şampiyonası. Aslında Dünya'nın çeşitli yörelerinde düzenlenen odunculuk turnuvaları var. Ancak en bilineni ABD'nin Wisconsin Eyaleti'ndeki Hayward adlı mecrada düzenlenmekte olanıdır.
Bu şampiyona düzenlenirken ulusal televizyon kanallarında canlı olarak yayınlanır. Yani konsept ulusal kanallarda. CNN'de değil ve ancak örneğin ESPN kanalında bu turnuva canlı olarak yayınlanmaktadır. Çünkü gerçek anlamda ilgi çekicidir. Arnold cüssesinde adamlar kütükleri taşırlar, fırlatırlar. Dev cüsseli ağaçları balta ile keserler. 20-30 metrelik ağaçlara tırmanırlar. Ve bu tam bir görsel şölendir. Bu sebeple ormancılık sahasına ilgi duymayan insan bile oturup bu organizasyonu takip etmektedir.
Tecrübeyle sabittir: ben ormanda şehirde uyuduğuma oranla daha rahat ve güzel uyuyorum. Tabii güvenliğimi sağlamış vaziyette. Öyle bir ortamdır ki orman, bir böceğin ayağı kayarak çıkardığı tıkırtı onlarca orman sakinini uyandırır. Hassas uyku düzeni vesselam. Orman… Orhun… Or demirin özüdür. İngilizce'ye Türkçe'den geçmiştir. İngilizler “ore” yazıp “or” olarak okurlar. Metalin çekirdeğidir. “Man” kelimesi “men” ve yani “ben” kelimesini çağrıştırır. Ormen olmamasının sebebi vahşi doğada sadece insani vasıflardan ibaret olmadığımızın farkının anlaşılması içindir. Yani orman kelimesi bu açıyla bakınca “demir ben” anlamına geliyor. Ancak Domaniç ağzıyla baktığımızda “demirlemeyin” anlamına gelebilir; or (demir), man: yapmağn, koşmağn, bakmağn, mağn, man… Yani orman. Edebi araştırma konusu olacak içerikle boğucu olmadan tekrar Dünya Oduncular Şampiyonası'na getirmek makul olacaktır.
Ormancılar yarışmaları düzenlendikleri her ülkede ulusal çapta ilgi görürler. Çünkü gerçekten harikadır. İnsanın doğa ile mücadelesinin en katıksız hali gibi görünür bu turnuvalar. Bu turnuvayı Domaniç'e getirdiğimizde sadece bir organizasyon başarısı elde etmenin dışında, bütün Dünya'nın koca yıl içinde yaklaşık 10 dakika Domaniç'e dikkatini vermesi demek. Bir sene 525.960 dakika. Bunun on dakikasının Domaniç olması belki az sanılabilir. Ve ancak anlaşılması gereken burada bahsedilenin küresel ilgi olmasıdır. Lumberjack World Championship telefon numarası : +001 715-634-2484. Aramızda birileri çıkıp bu numarayı arayıp “Biz sizi misafir etmek istiyoruz.” belki deriz? “Hayır, utanırım. İngilizce'm çok iyi değil.” Tamam. O zaman [email protected] diye e-posta adresi de var.
Bunun için birlikte ve yapıcı bir ahali sinerjisi oluşturmak ile organizasyonu gerçekleştirebilecek teşkilat öncülerinin aktif kararlılığı gerekli. “Kesinlikle yapılmalıdır! Haydi yapalım!” anlamında olmasa da meskenimizin seçenekleri olduğunu bilmek açısından güzel.
Eğer ki uluslararası tanınmışlığa zaten ulaşmış olan bu aktiviteyi Domaniç'te misafir edemezsek, kendi odunculuk turnuvamızı düzenleyebiliriz. Bir de bu turnuvada Guinness Rekoru kırılırsa işte o zaman değmeğn geyfimize!
Peki, orman kelimesini hafifçe irdeledikten sonra biraz da “lumberjack” sözcüğüne bakalım: “Lumber” en basit ifadeyle “tomruk” demektir. “Jack” ise bizdeki Memo, Abdo, Haso, Hüso gibi milli yaygınlığa ulaşmış bir isim rumuzudur. Yani motomot tercümesi “Tomruk Memo” şeklinde olmaktadır. Amerikan Kültürü'nün temsili niteliği taşıyan “Cowboy” kelimesi de basitçe “cow” yani -inek- ve “boy” yani -çocuğu- demektir. Tabii bu kelimelerin anlamlarını bilmek simgeledikleri anlamı bilmek anlamına gelmiyor. ABD'de lumberjack ve cowboy aslında bizdeki zeybek, efe ile yörük gibidir. Kendilerine özgü kültürleri, kendilerine özgü ritimleri vardır.
Domaniç'e lumberjack'lerin geldiğini düşünebiliyor muyuz acaba? Çam yarması gibi tipler. Bir çok farklı ulustan ekipler gelmiş, Domaniç'in dört bir yanında 3 gün boyunca Dünya'nın her yerinden dil konuşuluyor!
Ancak bu turnuvaların pek çoğunda at kullanılmaktadır. Yani bu vesileyle Domaniç'te ziyaretçilerin ve ahalinin dilediklerinde ormanları atla gezinebilmelerini sağlayan bir hara yapmaya niyetlenmemize vesile olursa da çok güzel olur. Mevzu Domaniç olunca yapılabileceklerin ufku o kadar geniş oluyor ki bunun tarifini yapmak beyhudedir.
Sizce hangi at daha iyi koşar? İlk iki yaşını Domaniç'te geçirmiş olan mı, ilk iki yılını İstanbul'un bir banliyösündeki çiftlikte geçiren mi? Aynısı Rize, Artvin için de geçerli ve ancak Domaniç'in konumu çok önemli. Tayların nakliyesini kolaylayan bir yapısı var Domaniç'in. Yani Domaniç'ten yarım saatte ovaya iniliyor zaten. Buradan da Osmangazi Köprüsü, ardından bir saatte Üsküdar, Avrasya Tüneli ile yarım saatte Veliefendi Hipodrom. Yani İstanbul'un banliyösünden trafiğe kapılıp geliş zaten iki saat sürüyor. Sen hayvanını nerede tutardın? Hayvanın soluduğu havanın tertemiz, berrak olduğu yeri mi? Bitki örtüsünün ve yeşilliğin tazeliği ile temizliğinin kallavi olduğu yeri mi? Hayvanı sıkmayan, bünyeye şifa yayla ortamını mı?
At ile cenk edildiği günleri düşündüğümüzde vazgeçilmezimiz olan atın en rahat olacağı noktayı obalanmak için tayin etmiş olduğumuz yüksek ihtimaldir. Başarımız ise ortadadır. Halihazırda Yeni Roma'nın tahtını tutan bir devleti ve bayrağını yaşatmaktayızdır. Yani tercihlerimiz yerinde imiş.
Kömür madeninde altın damarı bulan işçilerin hikayesini duymuş muydunuz?
Odunculuk turnuvası hakkında ise şunu söyleyeyim; kesilmiş odunları el arabasına koyup 30 metre öteye taşımak olayında müsabakalara adımı yazdırabilirim.
Sağlık ve Sıhhatler diler,
Selamlar ve Saygılar ederim.