Eskiden ilçemizde kamu kurumlarında yapılan toplantılar, özellikle halkı yakından ilgilendiren konular basına açık şekilde gerçekleştirilirdi. Gazeteciler olarak biz de bu toplantılara katılır, notlarımızı alır, olumlu ya da olumsuz yönleriyle okurlarımıza aktarırdık. Bu, hem halkın bilgilenmesini sağlar hem de yönetenlerle yönetilenler arasında güven ortamı oluştururdu.

Ancak son dönemlerde bu anlayıştan hızla uzaklaşıldığını üzülerek gözlemliyoruz. Artık birçok kamu kurumu, halkın doğrudan ilgisini çeken toplantıları kapalı kapılar ardında, basına davet göndermeden yapmayı tercih ediyor. Sonrasında ise sosyal medya hesaplarından “... toplantısı yapıldı” şeklinde bir cümlelik, içeriği belirsiz paylaşımlarla geçiştiriliyor. Ne konuşulduğu, hangi kararların alındığı, halkı nasıl etkileyeceği belirsiz.

Örneğin, orman yangınları gibi hayati önem taşıyan konularda toplantılar düzenleniyor. Önlemler, yasaklar, uyulması gereken kurallar belirleniyor; ama bu kararlar basınla paylaşılmıyor. Bu, bilgi eksikliğinden mi kaynaklanıyor, yoksa halkın bilinçlenmesi özellikle mi istenmiyor, bilemiyoruz.

Ama bildiğimiz ve her fırsatta dile getirdiğimiz bir şey var: Basılı gazetemiz, güçlü sosyal medya hesaplarımız ve aktif internet sitemizle bizler her gün binlerce kişiye ulaşıyoruz. Kurumlara da her defasında “Bu bilgileri bizimle paylaşın ki halkı bilinçlendirelim” diyoruz. Fakat ne yazık ki, kapalı kapıların sayısı artıyor, bilgiye ulaşmak her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Yıllardır vatandaşın yararına olan teşvikleri, hibeleri, alınan önemli kararları, törenleri duyurmak için çabaladık. Defalarca kurumlarla iletişime geçtik. “Bilgiyi bizle paylaşın, halka ulaştıralım” dedik. Ama artık bilgiye ulaşmak neredeyse imkânsız hale geldi.

Şeffaflık bir tercihten öte, bir sorumluluktur. Kamu yararına çalışan herkesin, halkı bilgilendirme ve bilinçlendirme görevini hatırlaması gerekir. Aksi durumda ne güven kalır, ne de bilinçli bir toplumdan söz edebiliriz.