Körler önünü göremez derler.
Anadol’unun en ücra köyünde doğmuş, maddi manevi her türlü imkandan uzak, cehaletin hat safhasında, inançları yasaklanmış, fiziksel hareketleri kısıtlanmış Ufukları açan, dağları aşan, zaman tünelinin sonunu gören Aşık Veysel değil midir ?
Topallar yürüyemez derler.
Felçli, elektrikli sandalyeye bağımlı Stephen Hawking İngiliz fizikçi, kozmolog, astronom, teorisyen ve yazardır. Einstein'dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır.
Kişisel gelişim kitapları bu tür örneklerle doludur.
Bilmem ne köyünde doğan Hans yaptığı bir buluşla dünyanın en zengini olmuştur. Dağda çobanken aklına gelen bir söz ile dünyanın gidişatını değiştirmiştir.
Bizde de Aşık Veysel örnekleri verilir. Adanalı tamirci çırağı Ferdi Tayfur’lar örnek verilir. Aklınıza gelen ne kadar uzun süre zirvede kalmış, onlarca ölümsüz eser üretmiş sanatçı varsa hepsi yoksulluğun dibinden gelen insanlardır.
En büyük gurur kaynağımız Atatürk’ümüz de köyde tarlalarda kargaları kovalarken yedi düvele savaş veren ve yurdumuzdan düşmanı kovalayan bir kahraman haline gelmiştir.
Övünmesek te inkar edemeyeceğimiz başka meşhurlarımız da var bizim. İlk okul diploması bile olmayan ülkenin en zengininden daha zengin olmuş, siyaseti, ekonomiyi iki dudağının arasından çıkan emir ve yasakları ile yönetmiş.
Bir zamanlar secde durduğumuz sonra terörist ilan ettiğimiz kişiler, hala tek bir fikri üretisi, eseri olmadığı halde anlattığı uydurulmuş peygamber hikayeleri ile korumalarla lüks ve zırhlı araçlarla sırça köşklerinde haremlerde yaşayanlarımız da var.
Herkes zengin olacak diye bir kural yok. Herkes ünlü olacak diye bir kuralda yok. Herkes bilim adamı, siyasetçi halk kahramanı olacak diye de bir şey yok.
Ama büyük adamlar, zenginler, ünlüler, bilim adamları büyük yerlerden çıkar diye bir kural da yok.
Bahane üretenler sürünür, taklit edenler, taklit ettiklerinin arkasında kalır.
Yüzlerce örnekte gördüğümüz gibi, kendine inancı olan, basit ama farklı düşünen, hırslı ve çalışkan olan, davasına aşkla sarılan arkada kalanlardan olmaz. Gözler göremese de görenlerden, felçli bile olsa yürüyenlerden olur.
Yani inancın aşkın ve azmin varsa, varsın, var edensin. Yoksa kıyıda köşede bahane üretip ona buna iftira atansın vesselam !