Dünyayı sahiplenen bazı örgütlerin kötü emellerine alet olan insanlık, her şeye rağmen yaşam ortalamasını 80 yıla kadar çıkarmışken geçtiğimiz yıllarda yapılan girip pardon korona operasyonu ile ölümleri üç kat artırmayı başarmış ve yaşam sürecini kısaltmıştır. 

Düne kadar herkes kendi çöplüğünde kendi dertleri, kendi mutlulukları ile yaşarken, global dünya diye diye küçültülen dünyada, hepimiz her derde, her gelişmeye maydanoz olup gerim gerim gerilmeye başladık.  

Eskiden senede köyümüzde bir iki kişinin ölümü ile cenaze görüp üzülür, cenaze evine saygıdan birkaç gün televizyonları radyoları açmaz, sonra unutur giderdik. Yine senede bir iki düğünde gönlümüzce eğlenir geçer, köyün günlük işlerinin yorgunluğunu köy kahvesinde, komşuya misafirlikte atar geçerdik. 

Dünyanın her yerinde değişmez bir araştırma sonucuna göre köylerde yaşayanlar daha uzun ömürlü, daha sağlıklı, daha mutludur.

Modern dünyanın olmazsa olmazı elektrikler kesilince şehirlerde hayat dururken köyde kimse fark bile etmezken, suların kesintisi sıkıntı olmazken, kar yağınca şehirde hayat felç, köyde mutluluk kaynağı olurken, köyde kimsenin internet, telefon sorunu yokken günümüz global dünyasında şehirlerin sorunlarını köylerde yaşamaya başladı.

Şehir hayatının şatafatı köylüye özendirildi. Köyde zorlaştırılan şartlar ile köylü şehre göçe zorlandı.   

Musmutlu köyünde yaşayan insanların da artık bir şehir bağlantısı olunca, huzur bozuldu, hasret başladı, her sorun, her afet, her dert köylerde de hissedilir oldu. 

Ömrünün yarıdan fazlasını koca şehirde yaşamış bir köylü olarak iki tarafın şartlarını da bilirim. 

Kara kış günlerinde akşam güneşi batarken köyün üstünü kaplamış beyaz gelinlik ayazında etkisiyle kristal gibi parlar pembe ve romantik bir hal alır. Bacalardan tüten dumanlar, köyde hayatı, huzuru temsil eder. Akşam odunları hazırsa, kim korkar soğuktan. Sıcacık sobanın etrafında toplanan aile bireyleri nohut kavuracaktır sobanın üstünde ya da kestane. Hele bir de misafir gelecekse… 
Ya baharın yeşili, yeni doğan kuzuların hoplayıp zıplaması, tavukların civcivlerini arkasına alıp salına salına dolaşması bir başka huzurdur. 
Yaz geldi mi köye, şehirlinin pazar pazar dolaşarak aldığı domates biber kapının önündeki bahçede yetişir. Meyveler pencerenin önündeki ağaçtan toplanır. Akşam toplanıp yakılan ateşte mısır kızartmanın keyfini hangi zengin şehir de yaşayabilir ki. 

Köy düğünlerinde eş dost doyasıya eğlenir. Şehirde davetliler gerim gerim gerilir çalım satayım derken. Köyde tüm köy cenazene katılır acını paylaşırken koca şehirde dört duvar arasına kala kalırsın acılarınla. 

Köyün varsa arkanda korkmadan, endişe etmeden yaşarsın. Köyün varsa, asla aç kalmazsın, açıkta kalmazsın, yalnız kalmazsın . Musmutlu nesiller için köylerimize sahip çıkalım köyümüzde yaşayalım köylerimizi yaşatalım !