Yazının sonunda, büyük bir ihtimal sizlere yenimi aklın başına geldi ? Nihayet anlayabildin ? Gibi tebessüm ettirecek bir yazı yazacağım bu hafta.

Karnını doyurmak temel ihtiyaç da, bizlerin sosyal hayatı ikincil ihtiyaç mı diye sordum bu hafta kendi kendime. Malumunuz avcı toplayıcı dönemden beridir insanoğlu, karnını doyurmak için mücadele ediyor. Nihayetinde, o temel ihtiyacımız zamanla gelişen, “modernleşen” insanla birlikte evrilip şekil değiştirmedi mi ? Biz neden hâlâ karnımızın doymasını sosyal hayatımızdan daha önde tutuyoruz ? Neden hâlâ bir dilim ekmek uğruna siyasilerimize destek olup, sonra da o bir dilim ekmek, 'karın doyurmak' için gece gündüz çalışmak zorunda kalıyoruz.

Peki günümüz modernleşen insan toplumunda “karın doyurup” nasıl sosyal hayatımızı düzgün bir şekilde yaşayabiliriz?  Yaşayabilmek nasıl mümkün olur acaba. Her ne kadar karın doyurmaktan yola çıksamda, gitgide kötüleşen ve karın doyurmanın bile zorlaştı bir ekonomi vurgusu yapmak istiyorum. Bu, en temel insan ihtiyacını bir örnek olarak yazıp, ekonomik durumu ifade etmeye çalışsam da, maalesef bizimki gibi ülkelerde bu söylem bir örnek değil, hayatın bir gerçeği olarak çıkıyor karşımıza. Yani “karın doyması” bizde ekonomik refahı değil, gerçekten yemek yiyebilme eylemini ifade ediyor.

Neden bu kadar, üç paragraflık bir giriş yaptım biliyor musunuz. Çünkü yıllardır gözlemlediğim bir gerçeği sizler ile paylaşmak istedim. Hani bizlere büyüklerimiz, bana da annem, hep şöyle derlerdi. 'Aman oğlum Siyaset karın doyurmuyor'. Bizlerde büyüklerimiz sözlerine hürmeten siyasetin karın doyurmadığını düşünüp, siyasetin halk için yapılıp hakça mücadele edilen bir kulvar olduğunu düşünürdük.

Meğerse 'siyaset' karın doyuruyormuş.

Şöyle bir bakalım etrafımıza. İlçemizden başlayacak olursak, İlçemizde siyasetle uğraşan her bir kişi ekonomik ve sosyal anlamda rahat bireyler olarak karşımıza çıkmakta ve hatta onların siyaset yapmaları kendilerine, itibar kazandırdığı gibi ticari ve sosyal noktada daha çok getiri getirmekte. Sadece ilçemizde değil, başta ülkemiz olmak üzere tüm dünya siyasilerinin karnı tok aslında. Siyasetten karınlarını doyuruyorlar kısacası.

Bu karnı tok, tuzu kuru olan siyasilerimiz için kavga eden, birbiri ile küsen, hele hele seçim zamanı gece gündüz uykusuz kalan yurdum insanının karnı tok mu peki? Hayır. Yurdum insanının önceliği karın doyurmak olduğuna göre tok değiller. Çünkü onlar siyaset ile uğraşmıyorlar. 

Bu ekonominin sıkıntılı günlerinde bile siyasetçilerimizin karnı tok.

Uzun lafın kısası, siyaset karın doyuruyormuş sevgili okurlarım. Yazımın başında da belirttiğim gibi, yenimi aklın başına geldi ? Nihayet anlayabildin ? Abdullah diyerekten ince ince tebessüm ettiniz değil mi ? E ne diyeyim 46 sene sonra anlayabildim diyebiliyorum sizlere.

Ha bu arada, Eylül ayının ilk haftası Hayme Ana ve Göç Şenlikleri var. Zamanın kısalmasına rağmen, tanıtım afişi bile olsa bir çalışma göremedik. Domaniç için her şeye geç kalınıyor biliyoruz da. Umarım Domaniç'in tarihi ve kültürel anlamdaki bu en büyük etkinliğin çalışmaları için geç kalınmaz. Kalın sağlıcakla.