İnsanız, hata yaparız. İnsanız yalan söyleriz. İnsanız yanılırız, yanlış yaparız.
Tüm bunlar insanın zaaflarıdır.
Büyük ve erdemli insanlar özeleştirisini de yapar, yapılan eleştiriye de saygı duyar.
Diğerleri;
“Ben de yanlış olmaz, ben yalan söylemem, ben hata yapmam, ben doğruları söylerim” gibi insanı küçülten büyük laflar söylerler.
Büyüklerimiz derler ya, “ düşmez kalkmaz bir Allah’tır”
O yüzden dostlar, bazen bilerek bazen bilmeyerek sende, bende yanılırız, yanlış yaparız, yalan da söyleriz. Olur, oluyor böyle şeyler.
Şanslıysak çevremizde bize acı gerçekleri yüzümüze söyleyecek bir dost bir arkadaşımız varsa bu eleştirileri alır, kendimizi gözden geçiririz.
Ya da acı gerçekleri kabullenemeyecek kadar kendini beğenmişlikle acı gerçekleri söyleyen dostu, gönlümüzün dokuzuncu köyünden kovarız.
Yılların ve mesleğin tecrübesiyle bizde ‘kral çıplak’ diyerek dosta hatalarını söylemeye, dost değilse dokuzuncu köyden kovulmaya her zaman razı gelmişizdir.
Ama şunu da biliriz; bizim yazdıklarımız da söylediklerimiz de her zaman doğru olmaya bilir ! Ki zaten DOĞRU tek değildir !
Evet dostlar;
Birinin ev kapısının, apartman kapısının, iş yeri kapısının veya arabasının önüne, “Hemen gideceğim” diye arabanızı koyarsanız küfrü yersiniz. Hele tam da o anda acil bir durum olduysa, yaralı evden çıkamıyor, ambulans eve giremiyor, arabanın sahibi bulunamıyorsa. Mağdur olan size ana avrat küfrediyor bilesiniz.
Kalabalık ortamda bağıra çağıra konuşuyorsanız bilin ki dikkatini çektiğiniz rahatsız ettiğiniz sizin yüzünüzden yanındakini duyamayan her kes size dümdüz gidiyordur.
Mesai saati dışında bir çalışanınızı arıyorsanız. Çalışan birini akşam evine çekildikten sonra laf olsun diye veya yarın da sorulacak bir soru için arıyorsanız. Adap kurallarını çiğnemiş yetmezmiş gibi bir de küfrü yemişsinizdir. Hele bir de akşam görüntülü arayarak pijamaları ile sizinle görüşmek zorunda kaldıysa karşı taraf ! Helalinden bir okkalı küfür gelmiştir mutlaka !
Davet edilmediğiniz toplantıya, davete, masaya giderseniz, yüzünüze olmasa bile arkanızdan küfredildiğinden emin olabilirsiniz.
Dükkân sahibi ile sabah dükkânın kapsını açıyorsanız, büro memuru ile büroya birlikte giriyorsanız afiyet olsun küfrü yediniz.
Çat kapı kültürü geçerliliğini çoktan yitirdi. Günümüzün hızlı ve stresli çağında randevu sadece doktordan, devlet dairesinden değil. Küçük esnaftan, tamirciden, hatta evine gideceğin arkadaştan da alınmalı. Habersiz çat kapı gittiğiniz her çalışanın evinde size birileri mutlaka küfredecektir.
Tüm bunlara Osmanlıca da adabı muaşeret kuralları derler. Günümüzde ahlak veya kültür meselesi de deniliyor. Kendine sövdürmek istemiyorsan bunlara uyacaksın. Anlatabildik mi yoksa küfrü yedik mi bilemeyiz. Niyetimiz kalp kırmak rencide etmek değil. Doğru bildiğimizi dostlarla paylaşmaktır dostlar.