Askerlik, erkek çocukların korkulu rüyası. Vatan borcu derlerdi eskiden. Yıllarca yapan da var, aylarca yapan da. Şimdilerde 6 ay. Ya da birkaç yüz bin lira bedel artı bir ay. 
 
Bedelli askerlik, yurt dışında ekmek parası ve döviz kazanan gurbetçiler için icat edilmişti. Vatan borcu adı altında 10 bin mark ödeyen gurbetçiler, yirmi ay yerine üç ay askerlikle yırtacaklardı vatan borcunu ödemekten. 

Sonraki aylarda Türkiye'deki zenginlerin ve siyasilerin çocukları da bazı ayak oyunları ve dalaverelerle bedelli asker statüsüne alındı. Yurtdışına gir çık , gurbetçi statüsüne giriveriyordun. Sonra 20 yerine 3 ay bedelli askerlik o da sözde tabi… 

Bulunduğumuz coğrafya, dünyanın en kanlı en ateşli bölgesi çünkü bölge enerji bağımlısı dünyamızın en büyük petrol yataklarına ev sahipliği yapıyor. 
Bu yüzden de ülkeler birbirlerinin topraklarını ele geçirmek için sürekli bir bahane bulup birbirlerini vuruyor öldürüyor, savaş çıkaramazsa komşu ülkede terör örgütü kurup huzuru bozuyor, tehdit ediyor. 
İnsan, avcı toplayıcı düzenden, tarım toplumuna geçtiği günden beri daha fazla toprağa sahip olabilmek için garibanın çocuklarını asker eyleyip savaştırmış. 
Eskiden iki ağanın, iki patronun, iki diktatörün, iki başbakanın askerleri eşit imkanlarla kılıçla, okla, silahla savaştırılmışlar. Ölenler kaybetmiş öldürenler kazanmış. 

Bu yüzden de ağalar paşalar askerliğin şart olduğunu, vatan borcu olduğunu, peygamber ocağı olduğunu ölenlerin şehit olduğunu söyleye söyleye sırça köşklerinden verdikleri emirlerle, savaşlar kazanıp kaybetmişler.  Ülkeler fethedip, ülkelerini fethettirmişler…

Ne desek boş. Askerlik coğrafyamızda şart. Şart ama su uyur düşman uyumaz demişler. Düşman eskisi gibi okla, mancınıkla, kılıçla, tüfekle saldırmıyor ki. Özel eğitimli teröristin karşısında binlerce köylü çocuğu yıllarca yok olup gitti. Düşman bir düğmeye basarak pazarda dolaşan binlerce insanı havadan imha ediyor, özel seçtiklerini ceplerindeki telefonla öldürüyor. 
Askerlik olsun, olsun da profesyonel olsun. Evine ekmek getirecek yaşa gelen çocuğu alıp gitmenin ne alemi var ? Üç kuruşu olan esnaf çocuğunun elindekini avcundakini alıp sen de bedelli asker yap demenin ne alemi var ? Hadi bedelli askerliği icat ettin küçük esnafın elindekini avcundakini aldın. Bir ay kışlaya kapatmanın ne alemi var ?

Anladınız, oğlum askere bedelli gidiyor…

Yıllar önce ard arda gelen hastalıklar yüzünden tüm işleri devrettiğim oğlum, 26 gün cük yok. Eskisi gibi ay değil yıl değil 26 güncük. 
Bizim mesleğimiz gazetecilik. Halka hızlı haber ulaştırmak, olayları doğrulamak, kamu ile halk arasında köprü olmak, ürün tanıtmak, bilenin bildiğini bilmeyenlerle paylaşmak. 
Gazete de habere muhabir gider. Editör haberi düzenler, genel yayın yönetmeni haberin stratejisini ve çıkacağı sayfayı belirler. Mutfakta pişen haber gazete ve günümüzde internette halka servis edilir. 

İşte tüm bu işleri bizde son 10 yıldır, oğlum yapıyordu. Önümüzdeki 8-9 gazeteyi hizmetinize sunmak bu kadar aradan ve bu yaştan sonra yine bize düştü. 

Bu yüzde önümüzdeki bir ay boyunca Domaniç Gazetesi Ailesine yardım ve desteklerini bekliyoruz !