Osmanlı Devleti'nin ilk büyük ölçüde itibar ve toprak kaybı 26 Ocak 1699 Karlofça Antlaşması olmuş bu tarihten itibaren kazandığımız savaşları kaybede kaybede Ankara’ya kadar gerilemişiz.

Küçülen ülkemiz, yüzlerce yıllık savaşlardan bıkkın, yoksul ve bitmiş halde tarihinde ilk defa tamamen ecnebilerin sömürgesi altına girmek üzeredir.

Tarih boyunca hiçbir devletin, milletin boyunduruğu altına girmeyen Türkler, artık tarih sahnesinden silinmiştir derken ortaya çıkan bir yörük evladının liderliğinde yeniden toparlanarak devletimizin devamını sağlayacak kurtuluş mücadelesini verir ve kazanır.

Yeni devletimiz, “ İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” düsturu ile kurulan Kayıların kurduğu Devleti Aliye’nin devamı olacaktır. Saraylarda yaşayan üst sınıflar olmayacak, halkı ezemeyecek, artık şahlar sultanlar, halkına “KULLARIM” diyemeyecektir.  Saray eşrafının ecnebi evlilikleri ile tamamen dışlanan Yörükler, Türkler, Türkmenler yeniden devletlerinin gerçek sahibi olacak, İngiliz tasmalı Arap boyunduruğundan çıkılacak. Din Allah’ın, Devlet halkın olacaktır.

Atatürk ve arkadaşları, halkın gücüyle kurdukları yeni ülkemizde; “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” demişlerdir.

“Yunan gelseydi” diyenler, İngiliz hegemonyası altına girmenin sevap olacağını söyleyenler ülkeden ya defedilmiş ya da susturulmuş, “TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR” diyenlerin dediği olmuştur.

Kalkınma, köylerden başlayacak, üretim yerli olacak, eğitim ve kalkınma en ücra köşeye kadar gidecektir.

Cumhuriyet kurulur, Ülkemizi kurtaran ve bize yeniden bağımsız bir vatan kazandıran önderimiz Atatürk ve arkadaşları köy köy, mahalle mahalle yurdu dolaşır, halkıyla diz dize dertleşir.

İşte böyle bir halk buluşmasında Atatürk toz toprağın içinde sefil ve yoksul oldukları her halinden belli olan çocukları oynarken görür. “ kim bu çocuklar” diye sorduğunda aldığı yanıt gözlerini dolduracaktır.

“ Şehit ve gazilerimizin öksüz ve yetim çocukları efendim” diyecektir sorunun cevabını veren !  Bunun üzerine Atatürk, dünyada bir ilke daha imza atarak, “ Madem biz halkın dediği olacak diye Cumhuriyeti ilan ettik. O gün bu çocukların olsun. Bu çocuklarımız için hemen bir bayram tertipleyin” demiştir.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı işte böyle doğmuştur. Ancak biz aynen Kayıların kurduğu Devleti Aliye’yi kısa sürede saraya kaptırdığımız gibi Cumhuriyeti ve ilkelerini zaman içinde terk etmeye başladık. 23 Nisan da bunlardan biri. Dünyanın ilk çocuk bayramında çocuklar, çalışıyor büyükler eğleniyor.

Amacı, şehit ve gazi çocuklarını, yoksul ve garibanları sevindirmek olan çocuk bayramı, çocuklar için işkence, büyükler için ise eğlenceye dönüşmüş.  Bu durumda söylenecek tek söz,

“Büyüklerinizi eğlendirme bayramınız kutlu olsun çocuklar ! “