Havalar ısınmaya başladı. Yeni doğan kuzular, okulların kapatılmasını bekliyordu. Öğrenciler tatile çıkacak, tatilde kuzuları gütmeye gidecekti. 

Ortak paydaları çok olan insanlar arkadaş olurlar. Biz de ilkokulun bu son yıllarında arkadaşlarımızdan ayrılmanın hüznü ile okulun tepelerinde takılıyorduk. Ben gibi babası gurbette olan bir arkadaşımla çimlerin üstüne oturmuş  geleceğin bizi ayıracağını bildiğimiz için dertleşiyorduk. Arkadaşım bir ara nemli gözlerle dedi ki, “ARKADAŞLARIMIN İÇİNDE EN ÇOK SENİ SEVİYORUM. ÇÜNKÜ SEN BANA HİÇBİR ZAMAN 'KARA' DEMEDİN. HEP ADIMI SÖYLEDİN” 

!!!

Hem Almanya'da hem Türkiye'de okula gitmiş biri olarak iki tarafı da az çok bilirim. Türkiye'de okullarda çocuklar, garibanları ezer. Gözlük takanla dalga geçer, kör, topal, maloz, yetim, öksüz fakir, aç köpek gibi lakaplar takarlar. Almanya'da böyle bir şeye en azından kendi dönemimde hiç denk gelmedim. 

Hepimizden daha esmer olan Veysel'e okulda herkes 'Kara' diye hitap ederdi. Veysel'in buna kızdığını bilmiyordum. Ama asla ona lakabıyla hitap etmezdim. Çünkü başka çocuklara da sivri kulak, sivri burun, yandan çarklı gibi lakaplar takarlardı. Çocuğun arkası kuvvetliyse kimse bir şey diyemez ama ana baba yoksa gurbetçiyse, 'Vur abalıya'...

Son din İslam'ın tek kaynağı Kur-an bundan tam 1400 yıl önce, 'AHLAK ÜZERE' indirilmiş. 

Biz Türkler ise yaklaşık 8 yüzyıldan beri bir şekilde Müslümanlaştırılmışız.  

Ancak dini kaynağından değil Alevi, Şii öğretisi ile kulaktan duyma dogmalarla öğrenmişiz. Sonra bir şekilde Sünni mezhebine geçmişiz. Ancak burada da yine Kur-an yok !

Namaz sırası diye Kur-an'ın son 10 kısa suresini Arapça ezberlemişiz. Yüzyıllarca anlamını bilmediğimiz Arapça ile yatıp kalkarak cehennemden korunmak, cennete girmek için çabalamışız. Abdest, namaz tamam da Ahlak !?

İnsanlar ya doğuştan ahlaklıdır ya da  sonradan öğretilir. Bakın ahlak üzere inen Kur-an 'Hucurat Suresinde' ne diyor; “Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir” (11) .

Müslüman Lakap takmaz. Müslüman insanların görüntüleri, maddi konumları ile alay etmez, ettirmez. Kınamaz. Kınanmasına müsaade etmez. Alaya almaz. Bakışları ve tavırları ile kimseyi küçümsemez, kalbini kırmaz, dışlamaz. 

Yunus diyor ya, “ Bir gönül kırdın ise kıldığın namaz namaz değil…  

Ha ahlaksızsanız, insanlara lakap takıyorsanız, dışlıyorsanız. Bakışlarınız ve tavırlarınız ile onları rencide ediyor, edene göz yumuyorsanız. Kınıyorsanız….

Sizi ne Allah affeder ne de kınadığınız. Allah size kınadığınızı mutlaka yaşatacaktır.