Çok insan futbolu sever ama taraftar sadece tuttuğu takımını sever, diğer takımlardan nefret eder.
Dindar, yaratılmışı Yaratan’dan ötürü sever; dinci ise sadece kendi dininden olanları sever, diğerlerinden nefret eder.
Siyasi, hizmeti sever, herkese hizmet eder. Siyasetçi ise sadece kendi partisini sever, diğerlerinden nefret eder.
Türkçesi tepik olan futbol, insanoğlunun bulduğu en eski oyunlardandır.
Tepik ne tek başına ne de üç beş kişiyle oynanmaz. Bu oyunu oynayacaksan en az 15-20 arkadaşa ihtiyacın vardır.
Oyun son derece zevkli olduğu için kısa sürede tüm dünyayı sarmış, sonra da işin uzmanları futbola bir sürü kural getirmişlerdir.
11 kişiyle oynanır, penaltı, faul gibi…
Oyunun içine para da girince futbol, arkadaşlar arasında oynanan bir oyundan rakipler arasında geçen bir mücadeleye dönüşmüştür.
Dünyanın en zevkli oyununun içine para, güç, siyaset derken her türlü pislik bulaşmış ve günümüzde futbol; köyde, mahallede, profesyonel sahalarda her nerede oynanırsa oynansın en fazla kavganın çıktığı oyunlardan biri hâline gelmiştir.
Kavgayı bu işin ekmeğini yiyenler çıkarırsa ne âlâ. Kavga çıkaranlar ne yazık ki futbol ile alakası olmayan; ezikliğini, stresini saha kenarından çıkarmaya çalışan zavallı taraftarlardır.
Yani futbol gibi arkadaşlarla oynanan güzelim oyunu rekabete, kavgaya dönüştüren futbolu sevenler değil, takım tutan taraftarlardır!
Ya dünyaya huzur getirmek için kurulan dinler…
Başta Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi dinlere ilahi din, yani kaynağı doğrudan Yaratan olan dinler denir. Dünya genelinde ise onlarca din vardır.
Dinlerin ortak çağrısı; çalmayacaksın, öldürmeyeceksin, yalan söylemeyeceksin, paylaşacaksın, huzuru bozmayacaksın gibi evrensel ahlaki değerler olsa da dünyanın en kanlı savaşları dinler arasında olmuştur.
Dindarlar; yaratılmışı Yaratan’dan ötürü sevenlerdir.
Dindar; insanı, hayvanı, doğayı, yaşamayı, yaşatmayı sever…
Savaşları, kavgaları çıkaranlar ise Yaratan’ı ve yaratılmışı seven dindarlar değil, bir dinin dincileridir.
Siyaset, insana hizmettir!
Yaşadığı köyü, mahalleyi, kasabayı, kenti güzelleştirmek isteyen herkes siyasidir ve siyaseti seven insandır.
Siyasetçi ise “Hizmeti yapacaksa benim partim bizim partililere yapar. Ötekiler yapmaz, yapamaz, yaptırmam.” diyenlerdir.
Uzun lafın kısası dostlar; insan ya sever ya nefret eder.
Dünyayı başımıza dar eden, kini ve nefreti körükleyen, insanların arasına nifak sokup kavgaları, savaşları çıkaranlar; içi kin ve nefret dolu, aşağılık kompleksi olan aciz insanlardır.
Seven taraftar olmaz, seven şucu bucu olamaz.
Seven birleştirir, hizmet eder, ettirir…
Yüreğiniz sevgi dolsun, işleriniz hayırlı olsun!