ULUSAL BAĞIMLILIK

Abone Ol

Son zamanlarda hep beraber üzülerek şunu gözlemledik: insanların sıkıntısı arttıkça madde-alkol tüketimi ve kötü alışkanlıklarda artış görülüyor. Emniyet birimlerimiz yaz mevsiminde yoğunlaşan uyuşturucu trafiğine göz açtırmamak için yurdun dört bir yanında mücadele ediyor.

Tabii bizler bu tür yasa dışı maddeleri taşıyan, kullananlardan evvel bunları yönlendiren, organize eden koca başların yakalanmasını ümit etmeye devam ediyoruz. Kaba tabir ile “1000 torbacı yakalayacağına 10.000 torbacıya mal temin eden bir baronu indir aşağıya.” diyoruz yani. Ve fakat Dünya’da işler böyle yürümüyor genelde.


Bağımlılık nedir? TDK (Türk Dil Kurumu) Sözlüğü’ne baktığımızda şu açıklamanın yer aldığını görüyoruz: “Bir şeye veya bir kimseye bağlı olma durumu. Tabiiyet.”


Bağımlılık bırakamamaktır. Yeter diyememektir. Duramamaktır. Durmadan ve hep devam etmeyi matah göstermektir.


Bu durumla mücadelenin başlangıcı kabul etmektir. Yüce ulusum; kabul et. Bağımlısın. Bir şahsa bağımlısın. Değiştiremiyorsun. Korkuyorsun. 25 sene boyunca tek kişiye saplanmışsın.


“Peki ya evlilik? O da bağımlılık mı?”

Hayır. Evlilik bağlılıktır. Bağımlılık değil. Ve burada ki mevzunun onunla alakası sıfır.


Emniyetimiz ulusal bağımlılık ile mücadele etmeli. Madde ya da gayri meşru bağımlılıktan daha tehlikelisi ulusal bağımlılıktır. Bayrağı bağımlı etmektir.


Cumhuriyet kurulduğundan beri Ay Yıldız bir kere bile sancağından, gönderinden sökülüp yere çalınamadı. Ve ancak Haziran 2014… Kışla içindeki gönderden Türk Bayrağı sökülüp indirildi. Bayrak indirildi. Bunu bize söyletenlere hakkımı helâl edersem Cennet’i kendime Cehennem görürüm Allah muhafaza.

Ve ulus; sen “Olsun. Bişey olmaz. Devam edem.” dedin. Bağımlısın çünkü. Hatta bayrağı koruyamayan “iktidarı” doğru görmek bir nevi müptezelliktir. Ulusumuzun yardıma ihtiyacı var. Bağımlılığın her hali illettir.


Ben… Alkol tüketirdim. Her hafta mutlaka bir kere ormana tek başıma şarap içmeye giderdim. Sanırım 10 senedir neredeyse sıfır alkol tükettim. Bağımlılık mıydı bilmiyorum. Ve ancak vaz geçebildiğimi görmek güzel.

Ben… yakınlaşma içinde olduğum kız arkadaşlarımdan biri kötüydü. Kaptırmıştım kendimi. Kötüydü gerçekten. Tarihçesi vardı. Çok zordu. Bağlanmıştım. Bu belliydi. İstemediğim, kabul etmediğim birine bağlanmıştım. Bıraktım. Zor oldu. Uzun sürdü. Ve ancak bıraktım.


Şimdi; Türkiye, ayık ol lütfen: milleti tek kişi müptelası ettiler.

“Dede, sen ve ben aynı adama oy veriyoruz.”

‘Sen de adam olaydın da vermeyeydin evladım.’

Niye mi? Dede yahu bu adam! Emekli maaşıyla yaşamaya çalışıyor. Torunu ise dedesinin halen aynı adama oy verdiğini sanıyor.

Ayrıca dede ile torun aynı adama oy verir mi be?! Makul bir yapıya sahip tüm aklı başında devletlerde yönetim süreleri vardır! Dede ile torunun sağlıklı bir devlette, sağlıklı bir kitlede aynı kişiye oy vermesi mümkün olamaz! Vakit disiplinine aykırıdır bu!


“Kabul et etme; Türkiye artık böyle!”

Bunu başörtüsünü kast ederek söyledi.

Böyle bir topluluk var yurdumuzda; başörtüsünü kendileri getirdi sananlar. Ananelerini, annelerini görmeden büyümüşler sanırım. Değişik bir kafa yaşıyorlar. Belli. Sanırım demir eksikliği. D vitamini de olabilir. Güneş ile bağları kopmuş sanırım. Güneş ışığı vücuda D vitamini temin eder.


“Ve ancak zengin olamıyorduk!” diyor. Heeğ… Şimdi niyet anlaşıldı. Bir de arsızca ekliyor: “Artık para bizde.”

Kimse başörtüsü sebebiyle fakir değildi. Hiçbir zaman bu böyle olmadı. Vaziyet şöyleydi: eğitimsiz kitle fakirdi. Şimdi ise eğitimsizlik ödüllendiriliyor. Aynı eğitimsiz kitle kendini hiç geliştirmeden zenginleşti. Niye? Çünkü diploması olmayanın diplomalının diplomasını yırtıp attığı dönemdeyiz. Niçin? İlim, irfan, fen, sanat kelimelerinden ürken Türk amaçlanıyor. Türk eğitimsizliğin özendirildiği bir ortamda kitlesel olarak cahilleştirilmeye çalışılıyor. Bunun bir iç plan olmadığı belli.

“Uzaya Türk astronot mu? Siz uğraşmayın. Biz yollarız sizin yerinize.”


Artık Türkiye “öyle”ymişmiş…

Türk’ten size ne ki?

2013 yılında, mikrofonda, Midyat’ta, toplu açılış propagandası yaparken “Bize Türklük’le falan gelmeyin!” demediniz mi siz?


2013: iktidar Türk’ü aşağılıyor…

2014: askeriye bahçesindeki Al Sancak cebren indiriliyor.


Ahali; samimi olalım; bağımlılığımız ile yüzleşelim ve arınalım.