Eskilerden bir hâkim mi savcı demiş bilmiyorum. Cümlenin tamamını da hatırlayamıyorum. Hatırlasam da burada yazılmayacak kadar argo içerikli onu biliyorum…
Bilirsiniz bundan 12-13 sene öncesine kadar Domaniç’te adliye vardı. Adliyemiz, taa Osmanlı döneminden kalma 630 yıllık bir adliyeydi. O zamanlar adı Kadılık makamıymış.
Siyasi bir kararla memleketteki üç beş adliye kapatıldı, biri de bizim adliyemizdi. Hakkını arayanlar adliyesini geri alırken biz sahip çıkmadık.
“Kapatılırsa kapatılsın davası olanlar düşünsün” diyen hainler, adliyede çalıştığı halde o zamanların egemen gücü cemaate yalakalık olsun diye Adliyenin kapatılmasını destekleyen, zamanın suskun puskun yalakaları sayesinde adliyesiz kaldık.
Şimdi ölümlü kazalarda, intiharlarda saatlerce ölümüzün karşısında Savcının gelmesini bekliyoruz. Adaleti aramak için komşu ilçeleri boyluyoruz.
Neyse…
İşte adliyenin olduğu günlerde, ki bundan 50-60 yıl önce söylenmiş bu söz. Adam, çok sinirlenmiş ve bıkmış olmalı ki, şu köyün şu davası, bu köyün bu davası Bulamırın da an davası yetti artık demiş.
Benim hiç toprağım, tarlam olmadı. 2014 yılında Muratlı’da ilk üzüm festivali yaptığımızda, İl Tarım da bizim bu azmimizi görüp Muratlı’ya 400 dönüm üzüm bağı desteklemesi verdiğinde O zamanki muhtar, bu bağları bu çocuk yüzünden kazandık diye bana bir tarla ayarlamış. 300 tanede bağ fidesi almış. Tüm karşı çıkmalarıma rağmen hiç yoktan bağ sahibi olduk. Ayıp olmasın diye etrafını çevirip bakımlarını yaptırmaya çalışsakta bizim becerebileceğimiz bir iş olmadığından herkesin bağı bağ oldu, bizimki dağ oldu.
Bizim 2 dönüm bağın etrafını çevirirken etrafında yollar bıraktım. Görenler çok şaşırmışlar. Çünkü bizim köyde tarladan yol vermek öyle kolay bir şey değil.
Yaz boyunca ATV ile arazide dolaşırım. Herkes herkesin ekininin içinden geçmek zorunda kalmış. Yılan gibi yollar. Bir adım yere dolana dolana gitmek ve aynı tarlaya defalarca gitmek için bir litre yerine belki de on litre mazot harcıyorlar.
Herkes herkesin tarlasından, hem de ekili tarlasından geçiyor ama kimse kendi tarlasından geçilmesini istemiyor, yol vermiyor, hatta tarlanın etrafını çevirip geçişleri engelliyor.
Ey ölümlü insan, o tarlayı taş çatlasa 50 yıl sen kullanacaksın ve öleceksin. 50 yılda 50 balya eksik olsa ne kaybedersin. Ama komşularına, köylülerine, tarlandan yol versen asırlarca adın kalır, hatıran kalır, namın kalır.
Toprak önemli, tarla önemli, ama çocukların o tarlaya şimdi bakmıyor sen ölünce de satacaklar. Bari düşman kazanma, arkandan sövdürme,
Bugün tarlamdan kimse geçmesin dersinde, yarın hastalandığında evine gelecek dost ararsın, tabutunu taşıyacak dost ararsın. Mezarlığa bakmaz mısın, toprak toprak diyenleri 60 santim genişliğinde 120 santim derinliğinde toprağa gömüvermişler !