Gündelik yaşamın gel gitleri, kapanan yollar, tıkanan bacalar. Bu kar kışta ayazda kalıp donmak ya da gece uyumakta iken tıkanan soba borusundan mütevellit zehir solumak işten bile değil. Bu hâl ve vaziyet ile boğuşurken Domaniç’in Türk ve Dünya Tarihi için temsil ettiği değerden bahsetmek belki biraz güç. Çünkü burayı Türk Osmanlı Devleti’nin doğum yeri olarak tayin edenler bile kışın burada değildiler. Yani samimi olalım: O zamanlar kışın burada sadece asker tayfa kalıyordu.
Türk Osmanlı İmparatorluğu’nun doğum yeri olmak ne demektir tam idrak gerektirmektedir. O Osmanlı’ki Roma İmparatorluğu Tahtı’nı ele geçirecektir. Yani Roma’nın temsil ettiği Çift Başlı Kartal Arması Osmanlı Devleti’ne geçmiştir. Dünya’nın şekillendiği topraklarda olunduğunun idrakı biraz zor olabilir. Nasıl yani? Kaavede Dünya’yı mı kurtaryoz biz yani? Traktörü tamir etçen diye gan ter içinde Dünya’yımı kurtaryon ben yani? Durum aslında tam da bu.
Roma Roma’da kuruldu. Osmanlı Domaniç’te kuruldu.
Roma İstanbul’a göç etti. İmparator Konstantin Roma Tahtı’nı Konstantinopolis’e taşıdı. Yeni Roma Stanpol oldu. Osmanlı bu Taht’ı ele geçirdi. İstanbul Türk oldu. Roma Osmanlı oldu. Roma artık İstanbul’da yaşıyor. Eski Roma’da ise sadece cüppeliler ve turistler.
Yeni Roma ile Eski Roma arasında bir farklılık var: Yeni Roma İslam’ın hükmündedir. Eski Roma ise Ekümenlik iddiasında bulunan bir çakma teoloji sanayi merkezidir.
Farkında mısınız? Dünya diyoruz? Roma diyoruz? Ve Domaniç.
“Domaniç’te hava sürekli kafa açıyor!” Yani doğru söze ne denir ki?
Domaniç’ten bahsedince üslup özgürleşme ve sınır tanımama haline meylediyor.
“Acayip paran olsa… Sınırsız para… Ne yapardın Domaniç’e?”
-Helikopter alırdım.
-Köyler arasında bir tramvay hattı inşa ederdim. Tramvay trenleri yaz kış çatır çatır çalışırdı.
-Ben ormana orman mayını döşerdim.
-O ne be?
-Ormana mayınları diziyon. Normal mayın gibi. Bunlar ısı-duman duyarlı. Duman-ısı sapıtırsa hemen patlıyor bu.
-N’olcek o?
-Patlayınca işte ateşin oksijenle bağını koparıyor. Ateş bir anda sönüyor.
-Dizeriz de çalarlar bu mayınları be.
-Nereye dizeriz yahu? Tanesi 300-500 Dolar be. 5 Dönüm araziye 10.000 tane dizsen. 5.000.000$. Yani 5 milyon Dolar. Yani yaklaşık 160 milyon Türk Lirası. Ve yanlış anlama: bu sadece 5 dönüm.
-E hani sınırsız para vardı?
-Hakkat ya… Sınırsız para vardı? N’oldu o?
Hava çarpması.
Ormanı düşünmek vardır. Orman için düşünmek vardır. Ormanı en tehdit eden felaket yangındır. Yangın ile eğitimli hayvanlar sayesinde mücadele edilebilir. Örneğin yangın kuşları. Hani 30 yıl evvel maden ayaklarında, damarlarda kanarya kuşu salınırmıştı ya? Grizu gazı var mı diye. Yine kuşlar kullanılıyor yani. Ancak bu kuşlar ateş görürlerse belli bazı tepkiler veriyorlar. Bazıları havada takla atıyor. Bazıları belli yerlerde sürü halinde toplanıyor.
Ormancılar kulübelerinden bu hayvanları dürbünle izliyor ve merkezden kuşları üzerlerindeki vericiler sayesinde takip ediyor.
Dünya’nın merkezi yerlerinden biri olduğu söylendi Domaniç’in. Ve bu merkezdir ki bir orman diyarıdır. Bu Domaniç’in küresel insanlığa verdiği en net mesajdır aslında. Yani Dünya siyasal haritasını en çok etkileyen birkaç yerden biri olan Domaniç’in rengi yeşildir.
E o zaman ne diye bütün Dünya, bütün Türkiye bizi konuşmuyor? Niye herkesin dilinde Domaniç Gazetesi olmuyor öyleyse mesela?
Yahu adam Roma’nın en önde gelen gazetesini bilmiyor. Domaniç’i nasıl bilsin? Roma Roma diye etrafta kazan kaldırıp duruyorlar da Roma’nın gazetesi nedir onu bile bilmiyorlar. O sebeple de Domaniç’i de bilemiyorlar.
Domaniç Tuğ’dur.