ÖYLE Mİ? BÖYLE Mİ? ŞÖYLE Mİ?

Abone Ol

Üçü bir arada olmuyor mu yahu? Konu ekstra zihin açıklığı talep edebileceğinden ötürü sıkıntısız bir vakitte olmanızı ümit ediyorum.

İbadetin, kutsiyetin yoğunlaştığı zamanlarda “evrim” gündeme gelmektedir. “Evrim vardır ve olacaktır.” demek Yaradılış'a aykırı mıdır?

Gerçekten… evrim ile Yaradılış çelişki içinde midir? Lütfen bu sorunun cevabını gidebildiğimiz kadar evveliyatına uzanarak aramaya başlayalım:

Hz. Adem Cennet Bahçesi Aden'de varlığın huzurunu tatmaktaydı. Burada milyarlarca farklı türden mahlukat, meyve, yemiş vb. ne aranırsa var idi. Ve Hz. Adem her şeye haiz idi. Dileğini sadece arzulaması bile olması için yeterli idi. İşte bu ortamda Hz. Adem etrafındaki mahlukatın vücutlarını deneyimleyebiliyordu. Yani Hz. Adem aslan olmak istediğinde bir anda aslan oluyordu. Çünkü bunu istemesi yeterli idi. Dilediğinde balık olup suda yüzüyordu. İşte Hz. Adem Aden'de bulunduğu zaman kavramının belgeleyemeyeceği uzunluktaki zamanda milyonlarca tür canlının bedenlerini taşımıştır.

Evrim ile direkt bağlantılı olan durum şudur: Hz. Adem bütün bu zenginliğe rağmen yalnızlık hissetmiştir. Onun bu halini gören Yaradan Hz. Adem'in genetik kodundan (sol kaburga kemiği) Hz. Havva'yı bağışlamıştır. Kimileri bu konu hakkında kadınların sonradan yaratıldıkları için Hz. Adem'de görünen zaaflardan muaf tutulduklarını söylemektedir. Yani gelişmiş versiyon durumu… Son sürüm olayı.

Hz. Adem ve Hz. Havva Aden'in dışını meraktan kendilerini alamamışlar ve Cennet Bahçesi'nden atılmanın yolunu bulmuşlardır. 

Yaradılış Hz. Adem'in Aden'de taşımış olduğu türleri Dünya'da belli bir kronoloji içerisinde oluşturur. Bu ne demektir? Örnekli anlatım ile şöyle: Hz. Adem Aden'de bir balık olarak yüzmekteyken aniden canı sıkılıp bir çita oldu ve koşmaya başladı. İşte Dünya'da Hz. Adem'in denizde yüzen o balık hali milattan önce 50.000 yılında var olur. Çita ise bundan 30.000 yıl sonra var olacaktır. Arada 20.000 sene var. Halbuki Aden'de arada belki saniyeler bile yoktu.

Yaradılışın evrimsel mucizesi; Hz. Adem'in bedenlerine büründüğü tüm canlıları kronolojik bir dizgi düzenine sokması ve bunu ilmi hakikatlerle çatıştırmamasıdır.

İnsanoğlunun genetik kodu evrim sayesinde o kadar zenginleşmiştir ki Hz. Adem'in Aden'de vücutlarında var olmuş olduğu neredeyse tüm mahlukatın mirasını taşır. Böylelikle insan evladı Hz. Adem'in bedensel ve duygusal tecrübesinden mahrum kalmamaktadır. 

Başka bir yaklaşıma göre evrim geri yönlüdür. En gelişmiş insan olan Hz. Adem ayrıca en erken insan olduğu için insanlık geri evrilmiştir. Daha sonra ileri evrilmiştir ve şimdi tekrar geri evrilmektedir.

Daha başka bir yaklaşım şöyle diyor: Karafatma karafatmaya, istavrit istavrite, inek ineğe, ayı ayıya, karga kargaya, insan insana, timsah timsaha, leylek leyleğe, maymun maymuna evrilmiştir ve evrilmektedir.

Şunu kabullenmeliyiz: Evrim Yaradılışı'ı çürütebilecek kalibrede bir kavram değildir. Öyle çok gelişmiş ya da uzun uzadıya yapılan araştırmalarla ulaşılmış bir sonuç değildir. Basitçe bir adamın (Darwin) maymun resimlerine bakıp ve ardından “Vay be. Resmen insana benziyorlar. Biz bunlardan geldik demek ki.” demesinden ibarettir. Halbuki evrim bu kadar yontulmamış bir kavram değildir. Evrim, ilahi anlatının içerisinde anlam bulan bir olgudur. Ve unutulmamalıdır: evrim çift yönlüdür. Bir babanın soyuna bırakacağı genetik miras evrim sayesinde gerçekleşir. Huyumuz, suyumuz gelecek nesillere bu sayede taşınır. Yani geleceğe doğru evrilirken geçmişi bu geleceğe nakşetmekte olduğumuzun idrakine vardığımızda evrimin Yaradılış ya da Kutsal Metinler ile çelişmediğini görebiliriz.  

Mitolojik bir anlatıya göre Hz. Adem'in soyu kurumuştur ve ancak insanlık var olmaya devam etmiştir.  Başka bir mitolojik anlatıya göre ise direkt olarak Hz. Adem'in soyundan gelenler ile evrilerek insanlığa eren insanoğulları arasında kanlı bir savaş yaşanmış ve evrilenler bu savaşı kazanmıştır.

İnananların evrim ya da ışığın çekim kuvveti veya zihinsel iletişim vs. gibi kavramlardan çekinmelerine gerek yoktur. Bazılarımız “Ben evrimi konuşmam.” diyebiliyor. Konuyu tartışmayı, konu hakkında bilgilenmeyi günah zannedenler var. Hayır, bizim teorilerden ya da kanıtlara dayanan ilimden çekinmemizi gerektirecek bir durum yoktur.
 
Evrim… Olmuşsa… olmamışsa… öyle ya da böyle; vakti gelince olursa olur. “Olmayacaktır.” biçiminde net bir İlahi talimat bulunmuyor.

Evrimi kabul etmek inancı reddetmek değildir. Evrim dine alternatif değildir.