Uğur Mumcu’nun “Kazım Karabekir Anlatıyor” kitabında şöyle bir konu geçiyor:
Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk, en yakın arkadaşlarından olan Kazım Karabekir’i halkın durumunu araştırması için şarka gönderiyor. Karabekir, araştırmasının neticesinde durumu bir mektup ile Atatürk’e bildiriyor; mealen:
“Paşam, doğuda Bolşeviklik ve irtica hortlamış. Bir emir çıkartın, hepsini kılıçtan geçireyim.”
Atatürk cevap yazıyor:
“Paşam, bir fikrin karşısına zorbalıkla çıkarsanız ancak o fikir sahiplerini güçlendirirsiniz. Beğenmediğiniz fikre karşı fikirle mücadele ediniz.”
Benim televizyonumda sıralama TRT Haber ile başlıyor. A Haber, Ülke TV, Akit… CNN, NTV, Haber Türk, Sözcü, Halk TV diye bitiyor.
Halkın vergileriyle hizmet veren TRT sadece “Cumhurbaşkanımız şunu dedi, bunu dedi” diyor ve haberleri bitiriyor.
A Haber; Amerika, İsrail, Trump, AK Parti, MHP ve “hırsız İmamoğlu” haberleriyle yetiniyor.
Diğerleri de genelde muhalefeti ağır suçlarla itham eden başlıklar atıyorlar.
Birkaç kanalı olan muhalefetin yandaşları ise yas, yangır… “Açız, batıyoruz, haklıyız…”
Bizim haber kanallarını dinlerseniz: Amerika etrafımıza silah yığıyor, İsrail bizi vurdu vuracak, tüm dünya sefalet içinde batarken Türkiye güllük gülistanlık.
Dünya liderleri Erdoğan ile Bahçeli şunları bunları derken, bay Kemaller, bilmem kimler abuk sabuk işlerle uğraşıyor…
Bunlar şöyle, bunlar böyle — hakaretler, aşağılamalar…
Muhalifler ise “Biz çalmadık, ahanda belgesi; onlar çaldı, çalıyor, halk aç işte belgeleri.”
Hakaretler, hakaretler…
Sadece kendi tarafını dinleyen yandaşlar, bunlardan aldıkları gazla başlıyor sosyal medya sayfasında saydırmaya…
70’lerin benzeri bir senaryo!
70’li yılları bilenler bilir.
Yine Uğur Mumcu’nun kitaplarında tüm belgeleriyle ortaya koyduğu gibi bir adam var: Ülkeye Bulgaristan üzerinden komünizmi öven ve karşı çıkan kitapları getiriyor. Aynı adam silah ticareti de yapıyor. Gelen kitaplarla tarafları kutuplaştıran bu adam, iki tarafı birbirine kırdırıyor.
(Bu arada adam öldü, oğlu kaçak, karısı FETÖ’den içerde.)
Günümüzde “Komünistler Moskova’ya!” diyenler Rusya ile iş yapıyor.
“Faşistler Amerika’ya!” diyenler Amerika ile iş birliği içinde.
Domaniç Gazetesi, 2007 yılından beri 38 muhtarlık, 5-6 siyasi parti ve 14 bin bandına düşen nüfusuyla halkımıza hizmet etme derdinde.
Sık sık kendini siyasi çatışmaların arasında bulsa da zaman içinde gerçekler ortaya çıkıyor; birileri hep utanmak, tükürdüğünü yalamak zorunda kalıyor.
Haklı çıktık diye sevinmiyor, haksız çıkanlar adına üzülüyoruz.
Yazılarımızda sık sık, özellikle seçim dönemlerinde bir konuya dikkat çekiyoruz:
Daha birkaç yıl önce muhalifken Bahçeli geldiğinde, Muharrem İnce geldiğinde, Özgür Özel geldiğinde haber yaptığımız için bize belden aşağı küfredenler… Bahçeli ile ortak olduğunuzda nasıl utanmıştınız!
İnce ve Özel’e, “Bunlar Öcalan’ın adamı, Demirtaş’ı çıkaracak; siz de bunları haber yapan bilmem nesiniz” derken, savcıya gidip “Alkollüydük efendim” diyerek yalan söylemek zorunda kaldınız.
Biz Domaniç’in sorunlarını dile getirdikçe bize kızdınız.
Sorunlar giderilince de “Biz yaptık” diye övündünüz.
Peki ya diğer taraftakiler?
Biz tanıtım görüntüleri çekerken “Dağlarımızı madencilere peşkeş çekiyorsunuz” dediniz.
Tanıtımların madencileri püskürttüğünü, Domaniç ekonomisine katkı sağladığını, hatta bu işten para kazanıldığını görünce bu işin öncüsü bizi değil de bizi taklit edenlerin görüntülerini paylaşmaya başladınız.
O yüzden tekrarlıyoruz:
Biz Domaniç olarak ancak bir ve birlikte olursak güçlüyüz.
Gelin, karşılıklı sevgi ve saygı çerçevesinde el birliği yaparak kazanalım.
Aksi halde taptıklarınız kıvırır kaçar, siz de bizimle yüz yüze kalır, utanırsınız!