MAAŞLAR YETİYOR BİRDE ARTIYOR

Abone Ol

Ilıman geçen kışın ortasında, yaktık bahçeye ateşi, koyduk mavi çaydanlığı külün üstüne, başlasın sohbet gale...

“Eskiden üç metre kar yağardı Domaniç’in dağlarına. Diz boyu karda ava gider, akşam vurduğumuz tavşanı toplanır tirit yapar yerdik’ dedi ilk söze giren.
 
Muhalifin biri atladı; ‘ Sıkıysa şimdi git. Fişek olmuş bilmem kaç lira, tereyağının yanına yaklaşamıyoruz bile’ deyince, kendine bir çay dolduran en yaşlımız, “Gitmeyiverin ava” diye başladı söylenmeye.  
“Her sohbette siyasete girmeseniz olmaz sanki” diye devam etti. Neymiş efendim, rakıya biraya çok zam gelmiş. İçmeyiverin arkadaş. Sigara bilmem kaç para olmuş. Zıkkım için. Tereyağ çok pahalıymış. Eskiden herkesin bir ineği vardı. Yazın güderdik, kışın dağdan pürçüktür, burçtur getirirdik. Hepimizin evinde taze tereyağ bulunurdu.  Şimdi hayvanı bağlıyorlar ahıra, yemle beslemeye kalkıyorlar. Sonra da yem pahalı diye hayvancılığı bırakıyorlar. Eti, sütü, peyniri, yumurtayı marketten alıyorlar. Domatesi, marulu, pazardan alıyorlar sonra da hayat pahalı maaşlar yetmiyor diyorlar. Atalarımız çarıklarla Viyana kapılarına dayanmış, bizimkiler helaya arabayla gidip benzin pahalı diyorlar. Başı ağrıyan doktora koşuyor, bir çuval hap zep alıp sağlık pahalı diyor. Eskiden köyün yaşlısına bir yumurta götürür okuturduk, ağrı mağrı kalmazdı. Gitmeyiverin doktora. Yok vidalı diş yaptıracakmış ama çok pahalıymış. Eskiden implant mı vardı. Ağzında dişi kalmamış nur yüzlü ihtiyarlarımız, buruş buruş yaşamışlığın çilesi yüzünden okunan ak saçlı, aksakallı ihtiyarlarımız vardı. Şimdikiler saça boya, yüze bakım 70 yaşına girmiş delikanlı gibi ortalıkta dolaşıyor. Yaş yetmiş iş bitmiştir bir çekilin artık kenara… ‘

Adam haklı demeye başladım kendi kendime. Mübarek kış gününde,  yaz günü gibi toplanmışız, ateşi yakıp çayı da koymuşuz, var mı köyde yaşamak gibisi ?

Bu kadar nasihatten sonra muhalif olan ne diyecek diye beklerken öteki ihtiyar aldı sazı eline; “ Maaşlar az diyorlar. Elde en pahalısından cep telefonu, giyim kuşam desen tek bir yama bile yok. Evde sinema gibi kocaman LED televizyon yetmezmiş gibi bir de internetten film indirip bakıyor. Eskiden salı günleri Türk sineması çıkardı da topluca kahvede seyrederdik ne güzeldi o günler ! “ 

Vallahi bu da haklı gibi geldi bana !

Koca yörük hiç konuşmamıştı. Ne zaman ağzını açacak derken kımıldanmaya başladı… “ Yok gale ! Arabaya binmeyiverelim. Kahveye, lokantaya gitmeyiverelim. Avrupalılar gibi dünyayı gezmeyiverelim, yemeyelim, içmeyelim ! Yahu biz ne deye geldik dünyaya ? “ 

“Bize dünya değil ahiret lazım” diyecek oldu biri. Yörük kükredi; “Bize o günah bu sevap diyenler,  Mercedeslerle geziyor . Ne yetmişi ? Yaş olmuş 90, yüzme havuzlu villalarda zevki sefa yapıyor. Tarlayı tokadı, evde karının bileziğini yüzüğünü satıp bizden oy dilenenlere bir bakmışsın özel jet uçaklarla dünyanın bir ucundan öteki ucuna gidiyor.  Bize gelince yemeyiverin, içmeyiverin, gezmeyiverin, ot gibi yaşarsan tabii ki de maaşlar yeter hatta bir de artar “ deyince 
Sanki bu da haklı gibi geldi bana ! Ne dersiniz ?