Şark ve Garp yani. Biz Türkler Batı’ya posta koymayı çok severiz. “Ey Batı! Bu dolambaçlı ve ard niyetli hareketlerinle kaybedişini kendi elinle tasarlıyorsun! Ey Batı! Akıllı ol akıllı! Alırız bak aklını ha!” diye devlet armalı kürsülerde bağırınan siyasiler mevcuttur ülkemizde. Çünkü Batı ile münasebet didişme şeklinde bile olsa bizlerin ilgisini çekiyor. Avrupa’ya, Amerika’ya ayar veren açıklamalar gazete manşetlerini süslüyor.
Hepimiz kaptırmışız kendimizi bir kötü Batı hikayesine, Doğu’yu unutmuşuz. Doğu sütten çıkmış ak kaşık mı?
Çin Suriye limanlarına 3 gemi gönderip mültecileri Çin’e götüremez miydi bir insani hareket olarak? Bunu Dünya bırakın dile getirmeyi, düşünmüyor bile. Hani büyük ülkeydi Çin? Hani ABD ile yarışıyordu? ABD uluslararası hadiselerde bu kadar etkisiz davranma lüksüne sahip değildir.
Doğu öylesine sinsidir ki ülkendeki devlet insanlarının yarısının bu Doğu tarafından direkt olarak finanse edildiğini görünce apışır kalırsın. Paris’te, Londra’da bile bürokrat satın alır Doğu dediğin güruh. İran, Hindistan, Çin hep masum ülkelerdir mi sanıyoruz acaba? Çünkü canım vatanımda kimse “Ey Çin!” diye seslenerek bir konuşma yapmıyor. Sayılı milletvekillerimiz Uygur Soykırımı’nı Meclis gündemine taşıyor ve Genel Kurul’da bu konu ile ilgili konuşma yapıyorlar. Ve ancak ülkenin üst kademesi ABD ile dalaşmayı Çin ile çatışmaya tercih ediyor. Çünkü popüler olan bu.
“Ey Amerika!” diye seslenilen bir konuşmanın 10 saat ardından Beyaz Saray Sözcüsü’nden “Dün akşam ‘ey Amerika!’ diyerek bize Türkiye’den seslenen Sayın Ertan Bey’in söylemine cevaben şu açıklamayı yapmayı bir sorumluluk biliyoruz:” şeklinde bir şey duydunuz mu hiç? Tabii ki hayır. “Amerika! Sen şöylesin! Sen öylesin!” falan diye yırtınıyoruz. Ancak tınlıyor mu hiç Amerika? Zannediyor muyuz ki Şikago’da ki Coğn ile Maykıl akşamüstü bir kafede kahvelerini içerken “Coğn, Türkiye’nin dün ülkemiz hakkında yaptığı açıklamalara ne dersin?” falan gibi konuşuyorlar? Sürekli bağırdığımız için Amerika bizi artık duymuyor bile. Kulak bağışıklığı oluşmuş.
Hey Dünya? Türkler ne durumda?
“Aynı… homurdanıyorlar.”
İşitmiyorlar artık söylenenleri. ABD ve Avrupa ile devletimizin münasebetlerini öylesine çok iç politika malzemesi yaptık ki adamlar artık bizi sallamıyorlar.
Doğu ve Batı… Peki Güney fasülye mi? Avustralya Dünya siyasetinde tamamen etkisiz midir? Tamamen masum mudur? Afrika’da yerel halklara yapılan soykırımları yapanların yanına kâr mı kalacak? Arjantin, Brezilya, Bolivya, Kolombiya çok mu iyiler?
Bizim için sorun olan şu: Biz Dünya’nın Güneyi’ni Güneyliler olarak tasvirlemiyoruz.
3.500 yıllık yazılı tarihinde Doğu; Türk’e karşı hiçbir zaman dostane olmamıştır. Durum bu kadar net.
İran’la yüzyıllar boyu kapıştık. İran Devleti yüzyıllar içinde Türk kanı dökmekten çekinmemiş bir devlettir. Anadolu’yu istemiştir için için. Ve hatta Akdeniz’e kıyı edinmek. Netice ortada. Yine de bu
bahsettiğimiz İran’ın nükleer füze üretmek için harıl harıl çalıştığını görmezden gelemeyiz. Türk ile Fars arasında “iyi ilişki” demek “savaşmamazlık” hali demektir. Ne eksiği, ne fazlası.
Çin binlerce yıldır yaptığını yapıyor ve Türkler’i eritmeye çalışıyor. Asimilasyon uyguluyor. Doğu Türkistan Türk’ünü yitirsin diye Çin’in verdiği uğraşa engel olabilecek bir hamle doğmuyor Bağımsız Türk Devletleri’nin böğründen.
Hindistan, kardeşimiz olan Pakistan’ı tehdit ediyor.
Rusya, Türk toprağı Kırım’ı işgal ediyor.
Yapılanı/yapılmayanı Batı gizleyemeyerek, Doğu ise üzerini örterek ediyor.
Dikkat edilmeli ki ikisinin de tarifi Türkiye’ye göre şekillenmiştir. Yani Doğu Türkiye’ye göre Doğu, Batı ise Türkiye’ye göre Batı’dır. Tüm Dünya için bu böyledir. Türk “ikisideyiz” demek yerine “hiçbiriyiz” demekten vazgeçmelidir.