“Aç ayılar köylere / şehirlere indi” , “Ayı kovanlarını parçalayıp ballarını yedi” , “Ayı ineği yedi” , “Ayı insana saldırdı, ayı şunu yaptı, ayı bunu yaptı”
Mübarek ayının her yaptığı haber oldu.
Son zamanlarda özellikle ilçemizde olmak üzere çok yerde ayılar dağlardan şehirlere inmeye başladı. Ayılar dağlardan şehirlere indiyse dağlar boş mu kaldı ?
Elbette hayır ! artık insanlarda dağlara çıktı. Devlet, dağlarda kesim yapıyor. Vatandaş mantar topluyor, çobanlar hayvanlarını otlatıyor. Şirketler rüzgâr gülü ile elektrik üretiyor, madenciler dev makinelerle değerli taşları arıyor, avcılar motorlu araçlar ve projektörlerle avlanıyor.
Peki ya son yıllarda artarak devam eden orman yangınlarına ne demeli ?
Madenciler maden ararken ‘yanlışlıkla ormanları yakıyor’, turizmciler ormanları yakıyor, piknikçiler ormanları yakıyor, çöplüğe çevirdiğimiz ormanlar temizlik için kendi kendini bir kırık çöp şişeyi bahane ederek yakıyor….
İNSAN ELİYLE ÇIKARILAN TÜM YANGINLARIN ÜSTÜ EN ÜST DÜZEY YETKİLİLERCE BİR ŞEKİLDE KAPATILIYOR !
Bozduğumuz denge yüzünden iklim değişiyor, doğa kendi kendini yakıyor / Yeniliyor…
İnsan diyor ki; “ Dünyanın en akıllısı benim. En büyük güç benim. Dolayısıyla dünyanın her karış toprağı da benim. Dağları, denizleri, ovaları ancak ben kullanırım. Benim haricimde börtü böcek, uçan kuşlar, yüzen balıklar, vahşi hayvanlar ne varsa ya olmamalı ya da benim kontrolümde olmalı yoksa yaşam haklarını ellerinden alırım !
Doğanın dengesini bozduğumuz doğrudur. Buna gücümüz yetiyor. Ama doğal afetlere karşı durabilen bir insan gücü var mı ? Amerika’da hortumlar, Afrika’da seller, bizde depremler, seller, heyelanlar…Bu afetlere hangimizin ya da hangi süper güç dediğimiz ülkenin gücü yetiyor. Olaylara böyle bakabilir ve kendimizi suçlayabiliriz.
Öte yandan dünyamız 4 buçuk milyar yıl yaşında. Dünya da ilk yaşam bitkilerle, sonra hayvanlarla başlamış. Defalarca evrim geçiren dünyamızda insan yokken de çeşitli afetler olmuş. Ne ilk ağaçlar var ne de ilk hayvanlar. Sürekli bir afet ile yok oluş ardından yeniden doğuş başlamış.
Dünyamızın oluşumundan milyarlarca yıl sonra bulunan ilk insan örneği 3 buçuk milyon yıl yaşında.
Milyar yıllık yaşamın içinde daha birkaç yüz bin yıl önce insan ile hayvan aynı doğada birlikte yaşamışlar. Elbette bu birliktelik kardeşçe olmamış. Bugün belgesellerde görüyoruz. Aslanlar, mandalar, geyikler, çakallar hepsi bir alanda yaşıyor. Ama kardeşçe değil. Güçlü olan ötekini öldürüp yiyerek yaşamına devam ediyor.
Buradan da anlaşılacağı gibi yaşamak için öldürmek gerekiyor !
Doğanın kanunu son derece korkunç ve vahşice…
Biz insanlar arı kovanına çomak soktuysak arılarda bunun intikamını bizden alacaklardır. Ayının doğal ortamına girdiysek Ayılarda bizden intikamını alacaktır.
Bizce burada soru şu olmalı; Suçlu biz miyiz, doğamı böyle istiyor ? Ayılar intikam için mi ovaya indi yoksa doğanın gereği yer mi değiştiriyoruz ?